Biliyorum ama David, bu berbat utanç duygusu nasıl sona erecek onu bilmiyorum. | Open Subtitles | أجل ،أعلم لكن لا أعلم كيف أتخلص من هذه المشاعر الإحراج و العار |
Başpiskoposun utanç duymaması için senin buradan hür bir adam olarak çıkman gerek. | Open Subtitles | إذا كانت الأسقفية تريد تجنب الإحراج يجب عليها إخراجك من هنا رجلاً حراً |
İğrenme dediğimiz içinde sürpriz, utanç ve biraz da iğrençlik olan bir duygu, bir de ellerinizle ne yapacağınızı bilememe hâli. | TED | التقزز هو شعور يجمع الدهشة مع الإحراج بالإضافة إلى بعض الاشمئزاز ويشبه ذلك عندما لا يعلمُ أحدكم ماذا يفعل بيديه. |
Baksana, düşündüm de, ikimizide utançtan kurtaracak bir şey yapalım. | Open Subtitles | معذرةً، خطرتني فكرة قد تعين كلينا على تفادي بعض الإحراج. |
Olanlar gerçekten bu kadar garip olmak zorunda değil. | Open Subtitles | تعـرف ماذا، الوضـع بيننـا لا يجب أن يـكون بهذا الإحراج |
İki şey var: utancı defet ve sessizliğe son ver. | TED | عليكم بشيئين: تخلصوا من الإحراج وضعوا حدا لصمتكم |
Bir gece için yeterince utandım zaten. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدي الإحراج الكافي لِليلة واحدة. |
Bay Monroe'nun da onayıyla, hepimizin rezil olmasını önlemek adına Bay Deferlito'ya gönüllü olarak davadan çekilme fırsatı sunacağım. | Open Subtitles | بموافقة السيد "مونرو" سأمنح السيد "ديفيليتو" الفرصه أن يسقط الإتهام طوعاً ليوفر علينا الإحراج |
Fakat bundan utanmaktan korkmanıza gerek yok. | Open Subtitles | ولكن تحتاج الخوف لا مزيد من الإحراج مني. |
Yüzememem hep en büyük utanç kaynaklarımdan biri oldu. | TED | عدم معرفتي السباحة كانت واحدة من أكبر نقاط ضعفي ومصادر الإحراج لي. |
Çok utanç verici olacaktı. | Open Subtitles | كان هذا ليكون سيئ، كُـنت لأكون في غاية الإحراج |
Demek, kaybetmek istiyorsun, kendine biraz acı ve utanç biriktir? | Open Subtitles | دعني أنصحك بشيء وفر على نفسك الإحراج والألم وأرحل |
Mahalle için yıllarca büyük utanç kaynağı oldu. | Open Subtitles | كان يسبب الإحراج الشديد للحي كله لسنوات طويلة |
utanç ve küçük düşme zinciri gibi. | Open Subtitles | إنّها مثل سلسلة رسالة من الإحراج والإذلال. |
Bunu takmayı dene.Yarım saat başka bir şey düşünememen çok utanç verici. | Open Subtitles | فلتجرب إرتداء هذا، فلن تفكر فى أي شىء أخر لمدة 30 دقيقة من شدة الإحراج. |
Biraz kadınsı gelirdi bana, bir elbise gibi, bu çanta gibi pantolon parçası var, düşmesinin yaratacağı utançtan korunmak için gerçekten de sıkıca bağlamanın gerekiyor | TED | كنت أشعر بالغرابة منها لانها يبدو و كأنها فستان إناث ولديها جزء فضفاض كان يجب ربطه بإحكام من هنا لتجنب الإحراج إن سقطت |
Tek hatan bana önceden söylemeyip... utançtan beni kurtarmaman oldu. | Open Subtitles | خطأكِ الوحيد أنّكِ لم تخبريني مُسبقاً .. و توفرين عليّ الإحراج. |
- Ve seni bu utançtan kurtarmak için önce ben başlayabilirim. | Open Subtitles | نعم ، و لأنقذك من الإحراج أظن أنه يجب أن أتكلم أولاً |
An itibariyle yaşadığımız garip durum ne kadar da samimi geliyor öyle. | Open Subtitles | للعلم، مستوى الإحراج الذي نمرّ بهِ جميعًا الآن، حقيقيّ تمامًا |
Kültürle ilgili bir şey. utancı ya da güvensizliği ifade eder. | Open Subtitles | إنّها مسألة ثقافيّة، ذلك يعبّر عن الإحراج أو انعدام الأمان |
Sadece bunu söylemeye utandım. | Open Subtitles | كنت فى غايه الإحراج لأقول انى تركت هذا يحدث |
Tıpkı senin, beni Comic-Con'da rezil olmaktan kurtardığın gibi. | Open Subtitles | كما أنقذتني من الإحراج في الـ"كوميك كون"، |
utanmaktan hep nefret ettin, J-Bird. | Open Subtitles | لطالما كرهتِ الإحراج يا عزيزتي. |
Ona çok büyük utanca neden olan bir karardı eğer romanı doğru hatırlıyorsam. | Open Subtitles | وهو قرار سبب لها الكثير من الإحراج إذا كنت أتذكر الرواية بشكل صحيح |
Belki taksi parasını ödeyemeyince utancından ölmüştür. | Open Subtitles | ربّما مات بسبب الإحراج لأنه لم يستطع دفع الأجرة. |
Hayatımda hiç bu kadar utanmamıştım. | Open Subtitles | لم أشعر بهذا الإحراج في حياتي. |