Vatan ile savaş arasındaki kritik bağlantı 1918'de belirleyici oldu. | Open Subtitles | الإرتباط الحرج بين القتال والجبهة الداخلية أصبح حاسماً في 1918 |
Eliyle arasında bağlantı kuramadığını, Vücuduna takılmış ölü bir ağırlık gibi hissettiğini, | Open Subtitles | صحيح ، قال بأنه لم يستطع الإرتباط بها وشعر بأنها شيء ميّت |
Tamam ama mavi gözakı ile soygun şüphelisi arasındaki bağlantıyı kuramadım. | Open Subtitles | حسناً لكنني لا أرى الإرتباط بين الإزرقاق العيني ومشتبه مخزن الخمور |
Bu ikimizin beraber yapacağı bir şey olabilir, aramızda bağ kuracak cinsten işte. | Open Subtitles | يمكن أن يكون شيئاً أفعله أنا وهو سويةً ...كـ كشيئ من الإرتباط العاطفي |
Son birkaç yılda en son nişan töreninde gördüm. | Open Subtitles | لكن في حفلة الإرتباط كانت المرة الأولى التي نراها بها |
Yaklaşık bir yıldır tekeşli bir ilişki yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أمر بتجربة أحادية الإرتباط لأكثر من سنة الآن |
Bak, bir polisle ilişkiye girmek oyun değil tamam mı? | Open Subtitles | إسمع , الإرتباط بفرد شرطة ليس نزهة , حسناً ؟ |
Çatışma kurallarına kesin bağlılıktan daha üst bir rütbe yoktur. | Open Subtitles | لا رتبة اعلى من مسئول قواعد الإرتباط. |
Birisine bağlanmaktan korkarak hayatını geçirmek bir yaşam biçimi değil. | Open Subtitles | قضاء حياتكِ تخشين الإرتباط بأحد ليست طريقة للعيش. |
O şekilde bir bağlantı kurmayı istemenin ne demek olduğunu bilirim. | Open Subtitles | أنا أعرف بالضبط معنى أنْ يريد أحدهم ذلك النوع من الإرتباط |
- Hayır, bir kelime. Önemli olan kelimenin çağrıştırdığı bağlantı. | Open Subtitles | لا، إنه كلمة، ما يهم هو الإرتباط الذى تدل عليه الكلمة |
Ama Romeo-Juliet arasında bir zevk çürüğünden daha fazla bağlantı olmalı. | Open Subtitles | لكن لا بد أن الإرتباط بينهما أكثر من مجرد إعجاب |
Hâlâ evlilik soyadını kullanıyorsan, bu yüzden bağlantı belli değildi. | Open Subtitles | مازلت تعيشين بإسم زواجك ولهذا الإرتباط لم يكن واضحاً |
Böyle sapıklar genelde kişisel bir bağlantı kurmaya çalışırlar. | Open Subtitles | فالمتعقبين عادة ما يصنعون ذاك الإرتباط الشخصي |
Bu bağlantıyı kestik ve ardından petrol fiyatından daha düşük bir fiyatla bütçemizi ayarlamaya başladık ve bunun üzerindekilerden tasarrufa gittik. | TED | قمنا بفك الإرتباط ، وبمجرد فعلنا لذلك بدأت بموازنة بسعر أقل قليلا من سعر النفط وإدخار كل ما هو أعلى من هذا السعر. |
Ateşli silahlarla, benim bir eş bulmam arasındaki bağlantıyı anlayamadım. | Open Subtitles | ما هو الإرتباط بين الأسلحة النارية وفي أن أجد زوجة لي؟ |
-Bu konuda bağlantıyı ya da aralamayı bilmiyoruz. | Open Subtitles | مازلنا لا نعرف الإرتباط أو الترتيب لهذه الأمور |
Bende ayaklarla olan türden yakın bir bağ kurduğunuzda fark ettiğiniz en küçük düzensizlik bu bağı tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | عندما يكون لديكِ ذلك الإرتباط الحميم الذي لدي مع الأقدام ستلاحظين أي شواذ لم تلقي لها بال |
Asıl nokta şu, düzgün bir gardrop aktöre, kelimelerle bağ kurmasına yardımcı olur. | Open Subtitles | وهذا هو المقصد، خزانة ملابس مناسبة تساعد الممثل على الإرتباط بالكلمات. |
nişan töreninden sonra beni arayıp uçak biletini ödememi istediğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | دعتني بعد حفلة الإرتباط وسألتني ثمن تذكرت طيرانها |
Bunu gelecek haftaki nişan törenimize kadar törenimize kadar saklamayı düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت أنوي الإحتفاظ بهذا . . حتى حفل الإرتباط... |
Aynı derecede önemli olarak, hoş aklı başında erkek arkadaş edinilip şunlarla romantik ilişki kurmaya son verilecek: | Open Subtitles | والأهم أن أجد صديق حساس ولطيف لأخرج معه وألا أحاول الإرتباط بأى من هؤلاء |
Bak, ne kadar yetişkin olduğunu düşünürsen düşün sen bir lise öğrencisisin ve yetkili durumdaki biri seni bir ilişkiye zorlarken ben öylece duramazdım. | Open Subtitles | مهما كنتي تظنين أنك ناضجة في الواقع مازلتي في الثانوية وما كنت لأقف بلا حراك في حين يرغمك شخص مسؤول على الإرتباط بعلاقة به |
Ama bağlılıktan korkuyor. | Open Subtitles | لكنها تخاف من الإرتباط |
Sana bağlanmaktan korkmuyorum. | Open Subtitles | إسمعي ، أنا لستُ خائفاً من الإرتباط بكِ |
Keyifin önemli olduğu durum, eğer bağlılık ve anlama sahipseniz, o zaman keyif hepsinin üzerindeki krema ve vişne gibi. | TED | عندما لا يهم إلا السعادة, تكون لو كان لديك كلا من الإرتباط و المعنى, فالسعادة تكون كالزبد المخفوق مع الكرز. |