Kimse benden rehberlik beklememeli. | Open Subtitles | لا أحد يجب أن ينظر إليَّ من أجل الإرشاد. |
Lütfen dua edelim, barış için, rehberlik için, | Open Subtitles | لذا , دعونا نصلي من أجل السلام و الإرشاد |
Sadece savaşmak için değil, köyümüze umut vermek ve rehberlik etmek için kendini eğitti. | Open Subtitles | إنه تدرب ولكن ليس على القتال، و لكن ليزود قريتنا و شعبنا بالأمل و الإرشاد. |
Aslında rehber köpekleri yalnızca yol gösterdikleri kişiler için değildir. | Open Subtitles | في الحقيقة، كلب الإرشاد ليسَ فقط للشخص الذي يقوم بإرشادِه |
Bak, bazen olaylar çok hızlı gelişebilir ve özel rehberliğe ihtiyaç duyabileceğin bir noktaya gelebilirsin. | Open Subtitles | أسمع , أعلم أن الحياة قد تمر عليك بسرعه .. وتصل الى نقطه قد تحتاج عندها الى القليل من الإرشاد المتخصص |
Zamanın başlangıcından bu yana kılavuzluk arayan gezginler gök kubbeye dönmüştür. | Open Subtitles | منذ بداية الكون الرحالة كانوا ينظرون إلى السماء من أجل الإرشاد |
Bütün gün boyunca amfiden canlı yayında olacağız ve rehberlik hizmeti konuşmaya ihtiyacı olan herkes için mümkün olacak. | Open Subtitles | سنكون متقسمين للإستماع بقاعة المحاضرات كل اليوم, وموظفي الإرشاد سيكونون متاحين لأي شخص لمن يحتاج للتحدث إليهم |
Önünüzdeki yolda size rehberlik etmek isterim. | Open Subtitles | أنا هنا كي أعرض عليك الإرشاد في الطريق الذي أمامك |
Hatta soruşturma ve yargılama aşamalarında da rehberlik ediyorlar. | Open Subtitles | كما أنهم يقدمون الإرشاد خلال التحقيق والمحاكمة |
rehberlik ofisinden birkaç broşür aldım. | Open Subtitles | إلتقطت بضع كتيبات من مكتب الإرشاد |
Sonra, "Kimisi manevi rehberlik için para ödüyor" dedi. | Open Subtitles | قالت "إنسانة ستدفع من أجل الإرشاد الروحي" |
İndikten hemen sonra, Kültür ve İslami rehberlik Bakanlığı'na git. | Open Subtitles | عندما تهبط, يجب ان تذهب مباشرة إلى وزارة الثقافة و... و الإرشاد الإسلامي... |
Destek sağlamak ve rehberlik etmek için | Open Subtitles | من الجيد أن تقدم المواساة و الإرشاد |
İnsanlar her zaman rehberlik aramışlardır, Kenzi. | Open Subtitles | يبحث الناس دائما عن الإرشاد ، كينزي |
"İnsanlar, rehberlik ve bilgi için sana geliyor." | Open Subtitles | "الناس يلجئون إليكِ من أجل الإرشاد والحكمة" |
Bak, rehber köpek yetiştirerek iyi yaptığını biliyorum, ama bir tane köpek adli sicilini dengelemeye yetmez. | Open Subtitles | انظُر، أعرفُ أنه قامَ بعملٍ جيد في تدريب كلب الإرشاد لكن جرو واحد بالكاد يُوازن سِجلهُ الإجرامي |
Konuşur, rehber köpeğe olan ihtiyacına bakarız. | Open Subtitles | يُمكننا أن نتكلّم، و نُقيّم احتايجاتهِ من كلب الإرشاد |
Zor bir ameliyatı öğrenen ve hala yardıma ve rehberliğe ihtiyacı olan iyi asistanlar desek daha doğru olacak. | Open Subtitles | أشبه كثيرا بمقيمين ممتازين يتعلمون إجراءا متطورا لا يزالون في حاجة إلى المساعدة و الإرشاد |
Belki de biraz rehberliğe ihtiyacın vardır. | Open Subtitles | ربما أنت تحتاج إلى القليل من الإرشاد |
Kılavuz balıklar, milyonlarca mil uzaktan kokusunu alabilirler. | Open Subtitles | يمكن لسمك الإرشاد أن يشم هذا على بعد مليون ميل |
Sıvı metal bataryayı geliştirmek için öğrencileri ve doktora sonrası araştırmacıları işe aldım ve onlara danışmanlık yaptım. | TED | لتطوير بطارية المعدن السائل، قمت بتشغيل طلاب و باحثين مع تقديم الإرشاد لهم. |
Sevgili bilinmeyen ruh Senin rehberliğini arıyoruz | Open Subtitles | أيتها الروح المُحِبة التي نبحث عنها لمنحنا الإرشاد |
Biri yönlendirildikleri pozisyonların gereği olarak diğeri de resmi olmayan mentorluk ve sponsorluk yolu ile. | TED | السبب الأول بسبب المناصب التي يُوجَهون إليها، والسبب الثاني بسبب مبادرتيْ الإرشاد والرعاية غير الرسميتان. |