Ani İshal bölümünde ...çalışanları tarafından takdir edilerek... uzun süreler çalıştı. " | Open Subtitles | يحبُّها زملاؤها ويحترموها. إنها موظفة منذ فترة طويلة في قسم الإسهال المفاجئ. |
Örneğin depresyonun, çocuklarda ishal ve zatürrenin ardından, maluliyetin en fazla rastlandığı üçüncü sebep olduğunu görüyoruz. | TED | الاكتئاب، على سبيل المثال، هو السبب الثالث للإعاقة، جنبا إلى جنب مع أمراض مثل الإسهال والالتهاب الرئوي في الأطفال. |
Çocuklar ishal ve koleradan ölüyordu. | TED | الأطفال كانوا يموتون من الإسهال والكوليرا. |
İşte şimdi durum gerçekten can sıkıcı hale geliyor. Bu sadece ishale özgü değil. | TED | حسنا ، يبدو ، وهذا هو المكان الذي تصير فيه الأمور مقلقة حقا ، ان الأمر ليس متفرداً مع الإسهال فقط. |
Şimdi bu fikri ishal yapan hastalıklara uygulayalım. | TED | لذا فسوف أبدأ بتطبيق تلك الفكرة على أمراض الإسهال. |
İçgüdü ishal olmuş bir bebeğe su vermemeyi söyler çünkü diğer taraftan çıkacaktır. | TED | قد يخبرك حدسك أن لا تعطي الماء أبداً لطفل يعاني من الإسهال لأنه سيتدفق فقط من الطرف الآخر |
Birçok ölüm ise HIV/AIDS, tüberküloz, sıtma veya ishal kaynaklıydı. | TED | أي أكثر من عدد الوفيات التي سبّبتها أمراضٌ كالإيدز، والسُّل، والملاريا أو الإسهال. |
O zaman istatistiklere göre yarınızda ishal vakaları görülürdü. | TED | عندها ستقول الإحصاء في الواقع أن نصفكم كان سيعاني من الإسهال. |
Bu arada, konuşmaya başladığımdan beri dünyanın bir yerlerinde 13 bin kişi daha ishal çilesini çekmeye başladı. | TED | بالمناسبة، منذ بدأت الحديث، ثلاثة عشر ألف شخص حول العالم يعانون الآن من الإسهال. |
Bahsedeceğim olay bir ishal vakası ile başlıyor. | TED | لذلك ، فإن هذه الحادثة التي سوف أقوم بوصفها بدأت حقيقة ببعض الإسهال. |
Kemik, kas, eklem; benim. Akan burun, ishal ve morartı; senin. | Open Subtitles | العظام والعضلات والأربطة أنا الرشح و الإسهال ورمد العين أنت |
Kemik, kas, eklem; benim. Akan burun, ishal ve morartı; senin. | Open Subtitles | العظام والعضلات والأربطة أنا الرشح و الإسهال ورمد العين أنت |
Şiddetli anal boşalma olur, bazen de sert...diğer adıyla ishal. | Open Subtitles | أجل بشأن العسر الشرجي الحاد عنيف أحياناً.. ويصاحبه إسهالسيد باتل.. أنا الكثير عن الإسهال |
İshal olan ikizler kesinlikle bizimle seks yapacaklardı. | Open Subtitles | توأمي الإسهال بالتأكيد كانا سيمارسان الجنس معنا |
Şiddetli anal boşalma olur, bazen de sert--diğer adıyla ishal. | Open Subtitles | أجل بشأن العسر الشرجي الحاد عنيف أحياناً.. ويصاحبه إسهالسيد باتل.. أنا الكثير عن الإسهال |
İshal olan ikizler kesinlikle bizimle seks yapacaklardı. | Open Subtitles | توأمي الإسهال بالتأكيد كانا سيمارسان الجنس معنا |
İshale iyi gelsin diye rendelenmiş yılankökü sapı. | Open Subtitles | جذوع نبتة البستورت المبشورة لعلاج الإسهال |
Ama o gün Marie yalnız değildi, 4,000 çocuk daha ishalden öldü, ve ölmeye devam ediyor. | TED | لكنها لم تكن الوحيدة ذلك اليوم لأن أربعة آلاف طفل آخرين ماتوا بسبب الإسهال و يموتون كل يوم. |
Üç hafta dizanteri olunca insanın düşünecek zamanı oluyor. | Open Subtitles | ثلاث أسابيع من الإسهال يعطيك وقتًا كثيرًا لتفكّر |
Ben isal oldum da. | Open Subtitles | أنا أعاني من الإسهال |
Bu sayede, filler mide ağrısını nasıl tedavi edeceğimizi bize gösterdi ve kirpiler kanlı ishalin nasıl tedavi edileceğini insanlara gösterdi. | TED | وبهذه الطريقة، الفيلة أخبرتنا عن كيفية علاج اضطراب في المعدة، والشيهم علم الناس كيفية علاج الإسهال الدموي. |
Tanınmış bir foto görüntü ajansının arşivinde ishalle ilgili görselleri aratacak olursanız karşınıza çıkan fotoğraf bu. | TED | ولكن إذا كنت تبحث عن صور لأسهم الإسهال في وكالة صور رائدة هذه هي الصورة هي ما ستحصل عليه. |
6 hafta devam edip, ciddiye aldığım tek şey ishaldir. İğrenç. Bak nedendir bilinmez, seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي اخذه بجدية بعد 6 أسابيع هو الإسهال أنظر, لسببٍ ما إنة يود مقابلتك |
Ama yeni veya daha iyi sıtma, TBC, HIV, pnömoni, diyare grip aşıları ile dünya üzerindeki zamanın başlangıcından beri var olan bütün bu acılara bir son da verebiliriz. | TED | و لكن بلقاحات جديدة أفضل, للملاريا, السل, الإيدز, الإلتهاب الرئوي, الإسهال, الإنفلونزا, يمكننا إنهاء المعاناة الموجودة على الأرض منذ بداية الخليقة. |