ويكيبيديا

    "الإمتيازات" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ayrıcalıkları
        
    • ayrıcalıklı
        
    • ayrıcalığı
        
    • yasanın
        
    Alcatraz, çok az ayrıcalıkları olan en sıkı korunan cezaevi. Open Subtitles القطراز سجن ذا حراسة مشدّدة مَع قليل جداً من الإمتيازات.
    Alcatraz, çok az ayrıcalıkları olan en sıkı korunan cezaevi. Open Subtitles القطراز سجن ذا حراسة مشدّدة مَع قليل جداً من الإمتيازات.
    Albizzi ailesi onlarca yıl ayrıcalıkları yüzünden zayıfladı. Ve şehirde de onlar yüzünden işler durgunlaştı. Open Subtitles لقد أضعف ألبيتسي أنفسهم عقود من الإمتيازات السهلة ومدينة تركد تحت نفوذهم
    Onlar kim olduğunuzu önemsemiyor, ve sahanın her tarafında ayrıcalıklı kıçınıza tekmeyi vuruyorlar! Open Subtitles لأنهم سيقل إهتمامهم ويضربون في الإمتيازات ويسيطرون على الملعب
    Bir sürü ayrıcalığı olan çıtkırıldım tikilerin arasında kalmıştım. Open Subtitles الطلاب المرفهين الذين لديهم الكثير من الإمتيازات
    Senatör, tüm saygımla belirttiğim yasanın himayesine sığınıyorum. Open Subtitles سيناتور،أنا باحترام أحتج على ذكر الإمتيازات
    Ve rütbenin getirdiği bütün ayrıcalıkları da. Open Subtitles وكلّ الإمتيازات تلك إذهبْ بتلك الرتبة
    Korkarım ki emekliler belli ayrıcalıkları kaybeder. Open Subtitles و المتقاعدون يفقدون بعض الإمتيازات
    - Hükümet olarak bizim işimizle ilgili lütfen intikâl ile geçen ayrıcalıkları bir kenara bırakalım, o zaman tamam! Open Subtitles - عن أساليبنا كحكومة ... التي يمكنها إنهاء الإمتيازات الوراثية، فلا بأس
    - Hükümet olarak bizim işimizle ilgili lütfen intikâl ile geçen ayrıcalıkları bir kenara bırakalım, o zaman tamam! Open Subtitles -عن أساليبنا كحكومة ... التي يمكنها إنهاء الإمتيازات الوراثية، فلا بأس
    Bir kereliğine de ayrıcalıklı kişi, zor işi yapsın. Open Subtitles لندع ذوي الإمتيازات يقومون بالعمل الشاق لمرّة على سبيل التغيير
    Kültürler, mallar ve toplumlar sürekli bir paylaşım içinde. Ancak aynı zamanda, ayrıcalıklı insanlar ve dışlanmışlar arasındaki farklar artmakta. TED الثقافات والحاجيات والناس في حالة تبادل دائم، ولكن في نفس الوقت، تشهد الفجوة بين عالم أصحاب الإمتيازات وعالم المستبعدين اتساعا متواصل.
    Vatandaşın kendi kendine dayattığı ve gerçek sınırları ile yüzleşmek, bilgiye ayrıcalıklı ve genel ulaşım arasındaki ayrımın karşısına dikilmek istedim. TED كنت أرغب في مواجهة حدود ألمواطن ، المفروضة ذاتيا‏ و الحقيقية و مواجهة الفجوة بين أصحاب الإمتيازات وحق الجمهور في الوصول إلى المعرفة.
    Posta yöneticisinin elbette bir ayrıcalığı vardır. Open Subtitles إدارة البريد تمنح الواحد الإمتيازات بالطبع
    ayrıcalığı olan, olmayanı kendi çıkarı için kullanıyor, ayrıcalığı olmayanın bu karanlık zalim dünyada kazanması için elimizden geleni yapmalıyız. Open Subtitles ذوى الإمتيازات يدمرون غير المتمتعين بإمتيازات وعلينا أن نساعد غير المميزين- فلترى ما يمكنك أن تفعله حيال هذا-
    Senatör, tüm saygımla belirttiğim yasanın himayesine sığınıyorum. Open Subtitles سناتور،أنا باحترام أحتج على ذكر الإمتيازات

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد