| Bazıları buna inanç diyebilir, ama bu gerçek inanç değildir. | Open Subtitles | ربّما يسمّي البعض ذلك بالإيمان لكنّني أقول لكم أنّ ذلك ليس هو الإيمان الحقيقي |
| Bak, işte yine yapıyorsun. Palavra mı yoksa gerçek inanç mı... ayırt edemiyorum. | Open Subtitles | ها قد بدأنا ثانيةَ الهراء أو الإيمان الحقيقي لا أستطيع التحديد |
| Ben, Baş-Vezir Kara Mustafa, gerçek inancın savunucusu... | Open Subtitles | أنا الوزير الأعظم كارا مصطفى المدافع عن الإيمان الحقيقي |
| Fransa'da Jakobit olarak tanınmak şeref nişanıdır, tahttaki kâfire karşı gerçek inancın destekçisi olmaktır ama emin olun düşmanlarımız da var. | Open Subtitles | في " فرنسا " أن تعرف باليعقوبي هذه شارة شرف مؤيدي الإيمان الحقيقي ضد شرذمة العرش |
| Tanrı aşkı ve gerçek inançla, tüm mucizelerin mümkün olduğunu göreceksin. | Open Subtitles | ستجدين أن بمحبة الإله و الإيمان الحقيقي كل أنواع المعجزاة ممكنة |
| Evet ama gerçek değeri ziyarete gelenlerin yüreğinde uyandırdığı gerçek inançla ölçülebilir. | Open Subtitles | نعم، ولكن لا يمكن تقدير قيمته الحقيقية إلا من الإيمان الحقيقي.. الذي يثيره في قلوب الحجاج الذين يأتون للزيارة |
| Onun aramızda bulunması gerçek inançtan ziyade kimlik bunalımından dolayı. | Open Subtitles | أمثالهُ ينضّمونَ لنا بدافعِ أزمة الشخصية أكثر من الإيمان الحقيقي |
| gerçek inanç yasalarla konamaz. | Open Subtitles | لا يمكن جعل الإيمان الحقيقي قانوناً |
| Ve gerçek inanç için. | Open Subtitles | من أجل الإيمان الحقيقي |
| gerçek inanç risktir. | Open Subtitles | الإيمان الحقيقي مُخاطرة |
| "Babam, benimle tartıştı ve bana gerçek inançtan yoksun olduğumu söyledi. " | Open Subtitles | "لقد أخبرني أبي أنني أفتقد إلي الإيمان الحقيقي" |