Ama Samsung, Kia ve Hyundai gibi şirketlerin çok daha fazla insan için nesneleri çok daha uygun fiyatlı hâle getiren yeniliklere yatırım yapmasıyla Güney Kore en sonunda zengin oldu. | TED | لكن بمجرد أن شركات مثل سامسونغ وكيا وهيونداي استثمرت في الابتكارات على نحوٍ جعل من الاحتياجات في متناول اليد للغالبية العظمى من السكان، صارت كوريا الجنوبية، في نهاية المطاف، دولةً مزدهرة. |
Birçok insan için ürünleri çok daha uygun fiyatlı hâle getiren yeniliklere yatırım yapmak sadece bu nadirliğe saldırmıyor, aynı zamanda devletlerin kurumlarını güçlendirmek için ekonomilerine yeniden yatırım yapmaları için sürdürülebilir bir gelir kaynağı yaratıyor. | TED | إن الاستثمار في الابتكارات التي تتيـح المنتجات وتجعلها في المتناول لصالح غالبية الناس ليس من شأنه فقط مجابهة هذه الندرة ولكنه أيضًا يخلق موردًا مستدامًا من العوائد للحكومات لتعيد استثمارها في الكيانات الاقتصـادية، للعمـل على تقويـة مؤسـسات الدولة. |
Hepinizi, ilgilendiğiniz yenilikler, istediğiniz makineler üzerine düşünmeye ve size neler söylüyor | TED | وأنا أدعوكم جميعا للتفكير في الابتكارات المهتمّين بها، الآلات التي ترغب في الحصول عليها، |
Teknolojik yenilikler sayesinde, sporuma daha güçlü ve iyi döndüm. | TED | من خلال الابتكارات التكنولوجية، عدت إلى رياضتي أقوى وأفضل |
çünkü içimden bir ses hayalini kurduğumuz teknolojik yeniliklerin ve cihazlarımızın bize daha iyi insanlar olmamız için ilham verebileceğini söylüyor. | TED | لأنّ لديّ حدسا أن العديد من الابتكارات التكنولوجية لدينا، الأجهزة التي نحلم بها، يمكن أن تلهمنا لنكون بشرا أفضل. |
Gelişimi artıran yeniliklerin geçmişte kaldığını söylüyorlar. | TED | يقولون أن جميع الابتكارات التي تعزز النمو هي وراءنا. |
yenilikler nadiren aniden olgunlaşır. | TED | نادرًا ما تنشأ الابتكارات من الوهلة الأولى |
Tarımın geleceğine adadık kendimizi, dünya çapında insanların yaşamını iyileştirirken daha fazla üretim ve daha fazla depolama anlamında çiftçiler için yenilikler sunuyoruz. | Open Subtitles | ونحن حريصون على مستقبل الزراعة، وتقديم الابتكارات للمزارعين لمساعدتهم على إنتاج المزيد وحفظ أكثر من ذلك، |
Düşününce gerçek değilmiş gibi geliyor çünkü tıpkı diğer harika yenilikler gibi bir şeye sahip olduktan kısa bir zaman sonra onun değerini bilmemeye başlıyoruz. | TED | ومن الجنون التفكير في ذلك الآن، لأنه ، على غرار جميع الابتكارات العظيمة، لم يمض وقت طويل بعد أن نصل إلى شيء نبدأ في اعتباره أمرا مفروغاً منه. |
Her amaca uygun teknoloji en çok ekonomik gelişimi sağlar, çünkü birbirini tamamlayan yeniliklerin basamaklarını serbest bırakırlar-- elektrik lambası, evet, fabrikanın yeniden tasarımı gibi. | TED | تكنولوجيات الأغراض العامة تحرك معظم النمو الاقتصادي، لأنهم إطلقوا العنان لسلاسل من الابتكارات المكملة، مثل المصابيح، ونعم إعادة تصميم المصنع. |
(Gülüşmeler) Bu yeniliklerin hepsi, metrodan üç sokak ötede, şehrin merkezinde, olan yürünebilir bir yerde oturmakla kıyaslandığında, sadece ufak bir katkı sağlıyor. | TED | (ضحك) جميع هذه الابتكارات معا تساهم بجزء صغير مما نساهم بالعيش في حي قابل للمشي ثلاث كتل من مترو في قلب المدينة. |