Glasnost herkese şikayet etme hakkı veriyor ama yeterli ayakkabı da üretmiyor. | Open Subtitles | الجلاسنوست اعطت الجميع الحق فى التذمر و القاء التهم لكنها لم تصنع المزيد من الاحذيه |
Sonra şu sahne vardı. Kurtuluş Ordusu tarafından bir çift yeni ayakkabı verilmiş küçük kirli bir çocuk. | Open Subtitles | ترى ذالك الطفل الرث عندما تم اعطاؤه زوج جديد من الاحذيه |
Şimdi ayakkabılar Savannah'da! Hatta tüm güneyde! | Open Subtitles | انا اسمع ان لديهم فرع لبيع الاحذيه فى السافانا ، الجنوب بأكمله لهم |
Bürodaki her kadın erkeksi ayakkabılar giymek zorunda mı? | Open Subtitles | هل على جميع النساء العاملين هنا ان يرتدوا تلك الاحذيه الرجاليه؟ |
Bana bu ayakkabıları piyangoda kazandığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد اخبرتني انك ربحت هذه الاحذيه من اليانصيب |
simdiye kadar bu köpekler, derilerinden çizme yapmak için kullanilmisti. | Open Subtitles | حتى هذه اللحظه كانت جلودها تستخدم لصنع الاحذيه |
Neyse, yukarı ve aşağı koşabilmem için bugün botlara ihtiyacım var | Open Subtitles | بأي حال , احتاج الاحذيه اليوم كي استطيع الركض |
Ayakkabılarla duşa girmen ne kadar mantıklıysa, bu da o kadar mantıklı. Bunu neden yaptığını bile bilmiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | كل هذا غير منطقي مثل تلميع الاحذيه انت لا تعرف حتى لماذا ذلك |
ayakkabı kiralayabilir miyim sence? | Open Subtitles | هل تعتقد حقاً انه يمكن ان نستأجر الاحذيه هنا |
Bir ara sana fermuarlı bir ayakkabı almalıyız. | Open Subtitles | في احدي الايام سيتوجب علينا ان نشتري لك احدي الاحذيه الزلقه |
Ona 'T' ile vur salak, yada ayakkabı dolabına geri dön. | Open Subtitles | احتسب عليه خطأ ايها الاحمق او عد الى خزانه الاحذيه |
Greg bir keresinde ayakkabı bağcığı tadı yarışmasında yeteneğini konuşturmuştu. | Open Subtitles | اتى مره جريج لختبار طعم الاحذيه الرياضيه. |
Orası, buranın yanında ayakkabı kutusu gibi kalıyor, ayrıca da Zelda'nın üçüncü en sevdiği parka, yani Gramercy'ye bakıyor. | Open Subtitles | هذه المره تجعل تلك النظره الواحده مثل علبة الاحذيه السخيفه, ومكافأة, يطل على زيلدا الحديقه المفضله الثالثه بالعالم, غرامسي. |
Yani Benji, Frank'e 70 bin dolarlık ayakkabı çaldığını gösteren kaydı sunduğunda DVD'nin içi boştu bu arada, bu tamamen normal miydi? | Open Subtitles | اذاً عندما استجوب بينجي, فرانك مع شريط فيديو بتسجيله وهو يسرق الاحذيه بقيمة سبعون الف |
Bürodaki her kadın erkeksi ayakkabılar giymek zorunda mı? | Open Subtitles | هل على جميع النساء العاملين هنا ان يرتدوا تلك الاحذيه الرجاليه؟ |
Her yere yürürüm ve hoş kızların, hoş ayakkabılar giydiklerini unutmuştum. | Open Subtitles | انني امشي بكل مكان وانسي أن الفتيات الجميلات يحبن لبس الاحذيه الجميلة |
Üzgünüm, ayakkabılar satılık değil. Orada olmamaları lazım, aslında. | Open Subtitles | اسف الاحذيه ليست للبيع من المفترض الا تكون هناك |
Haberler iyi, elbiseyle beraber giden ayakkabıları da buldum. | Open Subtitles | اوه , خبر جيد لقد وجدت الاحذيه الذي تناسب معه |
Biliyor musun sanırım bu ayakkabıları tutacağım. | Open Subtitles | .. أتعلم أظنيّ سأحتفظ بهذه الاحذيه |
Aslında ben, en iyi kız arkadaşım için tamamen özel bir çizme arıyordum. | Open Subtitles | وانا في السوق فعلياً من اجل ان ابتاع زوج من الاحذيه مميز جداً وخاص لصديقتي الحميمة |
Tanrım, o botlara bayılırım. | Open Subtitles | يا الهي انا احب هذه الاحذيه |
Ayakkabılarla duşa girmen ne kadar mantıklıysa, bu da o kadar mantıklı. Bunu neden yaptığını bile bilmiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | كل هذا غير منطقي مثل تلميع الاحذيه انت لا تعرف حتى لماذا ذلك |