Garip bir his var içimde, sanki sen söylediğin kişi değilsin. | Open Subtitles | انا لدي هذا الاحساس الغريب انت لست من تقول انك هو |
Las Vegas'a gittiğimde de içinde kötü bir his vardı. | Open Subtitles | نعم مثل الاحساس الذي راودك عندما ذهبت الى لوس أنجلوس |
Yani, hissi azaltıyor ve tarrağım büyük gözüküyor. Aah! Alo. | Open Subtitles | انا اعنى انه يقطع الاحساس وتجعل عضوى يبدو اكبر مرحبا |
Bana bakıyorsun. Biliyorum, hissedebiliyorum. | Open Subtitles | إنك تنظرين إلي أنا متأكد، بامكاني الاحساس بذلك |
Eşim, dört yıl önce hissetmek suçundan... tutuklandı ve yakıldı, efendim. | Open Subtitles | زوجتي اُعتقلت واُحرقت قبل أربعة سنوات لمخالفتها قانون الاحساس ، سيدي |
Claire bana sevilmenin nasıl bir duygu olduğunu gösterdiğinde bıraktım artık. | Open Subtitles | توقّفت عندما كلير علمتني الاحساس بالحب ّ. |
Ama üç saniye düşündüm ve çok mantıklı. | Open Subtitles | لقد فكرت فيها لثلاث ثواني و اعطتني الكثير من الاحساس |
neredeyse yarı fiyatına gidiyor... bu harika duyguyu kim alır? | Open Subtitles | كل شئ بنصف الثمن من سيشترى هذا الاحساس الجميل؟ |
Tamam ama Margaret'e bir iyilik yapıyorum gibi hissetmiyorum. | Open Subtitles | لا بأس. ولكن لدي الاحساس أنني لا اقدم لمارجريت اي معروف |
Ama yakında onu tekrar göreceğime dair içimde bir his var. | Open Subtitles | ولكن كان لدى هذا الاحساس بأنى سوف التقى بها مره اخرى. |
Ve sadece 4 hafta içinde, beyin bu yeni hissi öğrenir ve yeni bir yol elde eder - yeni bir his gibi. | TED | و في غضون أربعة أسابيع فقط، تعلّم الدّماغ كيفيّة استيعاب هذا الاحساس الجديد و اكتسب مسارا حسّيا جديدا، كحاسّة جديدة. |
Böyle bir kaç havalı çocuğun dayısı olmak nasıl bir his? | Open Subtitles | كيف هو الاحساس أن تكون خالاً لطفلين رائعين مثلهما؟ |
Belki bir sonraki çağrıda,belki yarın, bu his çekip gider... | Open Subtitles | من الممكن النداء القادم , من الممكن غدا الاحساس سيزول سريعا |
Ross, benim. Sadece sana bu hissi hatırlatmak istedim. | Open Subtitles | مرحبا روس هذا أنت أريدك أن تتذكر هذا الاحساس |
Hala burada olduğunu biliyorum. hissedebiliyorum. | Open Subtitles | أعرف بأنه ما زال هناك يمكننى الاحساس بذلك |
Bill, haklısın. Duygularını hissedebiliyorum. | Open Subtitles | بيل ، أنت صادق أعتقد أني قادر على الاحساس بمشاعرها |
Evet, kitabında, ilham aldığın insanları ve mekânları hissetmek istedim. | Open Subtitles | بالـأكيد انا اريد الاحساس عن الاناس والاماكن الذين فى الكتاب |
Bu bir kural, başka seçenek yok, ve başka seçeneğim yok, uğultuyu hissetmek istiyorsam. | TED | إنه قانون، لذا فليس لدي خيار، ليس لدي خيار، ليس إذا كنت اريد الاحساس بالطنين. |
çıplak ellerinle bir mumyayı öldürmek nasıl bir duygu? | Open Subtitles | ما هو الاحساس أن تقتل ممياء بيديك العارية؟ |
Ben mantıklı değilim! Sen de mantıklı değilsin! | Open Subtitles | انا لا اصنع الاحساس ولا اصنع الاحساس |
- İmanını yitirme noktasındaymış. - O lanet duyguyu bilirim. | Open Subtitles | لقد كانت على وشك فقدانها انا اعرف الاحساس الشنيع |
Bacaklarımı hissetmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الاحساس بقدماي , أنا ليس لدي قدمان |
- Ben de hissediyorum. | Open Subtitles | كان لدى نفس الاحساس هل سنذهب فى هذا الاتجاه ؟ |
Genelde acımıyor, çünkü sırtımın ortasından aşağısını hissedemiyorum. | Open Subtitles | بالعاده لا يؤلم لاني لا استطيع الاحساس بأي شيئ اسفل ظهري |