İyi haber şu ki, genetik olarak senle aynıysa veya benzerse bile onda da aynı zaaf vardır. | Open Subtitles | الاخبار الجيدة هي,اذا كانت غير متطابقة جينياً أو حتى مشابه لكِ تمتلك نفسُ نقاط ضعفكِ |
İyi haber şu ki, ataların hâlâ yukarıdan seni kolluyor. | Open Subtitles | الاخبار الجيدة هي ان اسلافك يبحثون عنك |
İyi haber şu ki, hala yapabiliyorum. | Open Subtitles | الاخبار الجيدة هي انني مازلت مرغوبة |
İyi haber şu ki, kararsız insanlar aday olmanıza itiraz etmiyorlar. | Open Subtitles | الاخبار الجيدة هي انه ليس |
Ama iyi haber şu ki Jack ile yapmak istediğini yaptın, ve daha önemli olan, Louis, evsiz çocuklar için gerçekten çok güzel bir iş yaptın. | Open Subtitles | ولكن الاخبار الجيدة هي انك حصلت على ما أردته من (جاك) و فوق هذا (لويس) صنعت فرقا في حياة الأطفال المشردين |
İyi haber şu ki Jack'ten istediğini aldın. | Open Subtitles | ولكن الاخبار الجيدة هي انك حصلت على ما أردته من (جاك) |