ويكيبيديا

    "الازدهار" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • refah
        
    • refahı
        
    Batı dünyasında refah artıyordu ve insanlar daha fazla hayvansal protein yemek istiyorlardı. TED في العالم الغربي، كان الازدهار يزداد وأراد البشر تناول المزيد من البروتين الحيواني.
    İşçi dövizleri, kazanca en çok ihtiyacı olanların hedeflendiği bir yolda, iki yer arasında refah paylaşımının harika bir yoludur. TED الحوالات النقدية وسيلة عظيمة لتقاسم الازدهار بين الأماكن بطريقة تعود بالنفع على من هم بأمس الحاجة
    Size refah oluşturma mirasına göre yaşamış bir kişinin örneğini göstermek istiyorum: Laetitia. TED دعوني أضرب لكم المثل بشخص أخذ على عاتقه مسؤولية خلق الازدهار: ليتيسيا.
    Bu hikayede en fazla hoşlandığım şey ise, refah oluşturacak fırsatların neredeyse her yerde bulunabildiğidir. TED ما يعجبني بهذه القصص هو أن الفرص لخلق الازدهار بمكن إيجادها في أي مكان.
    Hükümetler hem girişimcilerinin hem de müşterilerinin gelişmesine izin veren şartları oluşturarak refahı ve gelişmeyi yaratırlar. TED الحكومة لا تخلق الازدهار والتنمية، بخلق الظروف التي تسمح لكل من رواد العمال وعملائهم بالازدهار.
    Karşılıklı garantili refah için stratejiler veya en azından karşılıklı garantili hayatta kalma olmalıdır. TED يجب أن يكون حول استراتيجيات ضمان الازدهار المشترك أو على أقل تقدير، ضمان البقاء المشترك.
    Başka bir deyişle bir milyar insanın refah duzeyine gidiş sürecini kesinlikle hızlandırıyorsunuz. TED وبعبارة أخرى سوف تعجلون بالتأكيد عملية وصول مليار شخص الى الازدهار
    Zenginlik ve refah arayışımızda bizi yok edecek bir şey yaratmıştık. Open Subtitles وكان تقريبا كأننا أنشأنا آلة للموت. في بحثنا عن الثروة وتحقيق الازدهار
    Barack Obama bizleri yeni bir refah çağına taşıyacak. Open Subtitles باراك أوباما سيقودنا جميعا إلى عصر جديد من الازدهار
    Ulusumuz daha önce hiç bu kadar refah ve sosyal ilerleme yaşamadı... Open Subtitles لم يحدث من قبل أن أمتنا أستمتعت في وقت واحد الكثير من الازدهار والتقدم الاجتماعي
    Benim hedefim toplumsal ilerleme, evrensel refah. Open Subtitles ان هفى هو خدمه المجتمع الازدهار العالمى.
    Yeni bir refah çağına girmek üzere olan bu mahalle için ne kadar da heyecanlı bir gün. Open Subtitles وكم هو يوم مثير لهذا الحي نحن على وشك دخول حقبة جديدة من الازدهار
    Bir iş başkalarının refah bulabildiği yerdir o halde, senin refahının yükselmesi için makul bir kesmi tekmelersin. Open Subtitles الأعمال التجارية حيث آخرين يمكن العثور على الازدهار تحقيق قدر معقول
    İlkel Afrikalılarla çevrili küçük bir beyaz topluluk daha büyük bir refah getirme umudu vadeden genç ve büyüyen bir ülkeye dönüştü. Open Subtitles مجتمع شاب من البيض محاط بالأفارقة البدائيين ينمو ليصبح أمة فتية مزدهرة تحمل الكثير من الآمال بالمزيد من الازدهار.
    Yapmaları gereken ilk şey kıta için refah oluşturmak. TED أولا عليهم خلق الازدهار بالقارة.
    İyi şeyler istiyoruz, adalet, eşitlik, özgürlük, haysiyet, refah... fakat seçtiğimiz yol, benim 4 yıl önce terk ettiğim yola o kadar benziyor ki. TED نريد الحصول على الأشياء الجيّدة -- العدالة، المساواة، الحرية، الكرامة، الازدهار -- لكن الطريق الذي اخترناه يبدو جداً كذلك الذي تركته منذ أربع سنوات.
    Ama bazı durgunluklar, ekonomik refah dönemlerinde meydana gelir— bu muhtemelen ekonomik refah yüzünden bile olur. TED ولكن بعض أنواع الكساد تحدث في فترات ازدهار اقتصاديّ... ويرجّح أن يكون الازدهار الاقتصادي ذاته وراء ذلك.
    Savaştan sonra Mystic Falls halkı huzur ve refah içerisinde aydınlanmayı kutladılar. Open Subtitles "التنوير الأوّل كان في إحتفالية مزاملة لطور الازدهار الجديد" "بأنّ (ميستك فولز) ازدهرت بعد الحربِ"
    Düzen. refah. Open Subtitles النظام، الازدهار
    refah ve barış platformu üzerinde." Open Subtitles على منصة من الازدهار والسلام "
    Siz de iyi biliyorsunuz ki, ben milliyetçiliği hukuku ve düzeni, ve ekonomik refahı temsil ediyorum. Open Subtitles كما تعلمون جيدا انا ادعم القومية القانون و النظام الازدهار الاقتصادي

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد