Sayın Başkan, yakıtımız olmazsa, en temel savunma manevraları bile-- | Open Subtitles | .. سيدتي الرئيسة , بدون وقود حتي لاجل المناورات الاساسية |
ve temel değer saygıydı yabancılara karşı nazik olmaktı. | TED | وكانت وسيلة الاساسية هي الاحترام واللباقة حيال الغرباء |
Matematik, modeller yapay zekânın temel yapı taşları erişim olarak tanımladığımız ve bununla alakadar şeylerdir. | TED | الرياضيات، النماذج القواعد الاساسية للذكاء إلإصطناعي هو شيء نستطيع كلنا الوصول إليه و العمل به |
Bana göre hepsinin ortak bir temel sorunu var: çok yavaşlar. | TED | بالنسبة لي كانت المشكلة الاساسية .. انها بطيئة جداً |
Ve bu günümüzde çevrimiçi sorunların üç ana kaynağından biri. | TED | وهذا احد المصادر الثلاثة الاساسية لمشاكل التواجد على الانترنت اليوم. |
Bu ufak, 70 kiloluk yağ tulumları kutup ayılarının temel dayanağı. | TED | ان هذه الفقم الكسولة السمينة والتي تزن نحو 150 رطلاً هي الفريسة الاساسية للدب القطبي |
Ve bu tür aktiviteler uzun bir süre bu programlarla basit temel şeyler kazanılana dek. | TED | وهذا النوع من النشاط يستمر لفترة حتى نكتسب الاشياء الاساسية بواسطة تلك البرامج |
Yani ilk konu kenar mahallelere yüksek kaliteli temel sağlık hizmeti götürmektir. | TED | إذن فأول نقطة هي جلب الخدمات الاساسية الى داخل الحي الفقير بجودة عالية |
temel akorlar hâlâ bizimle, triad'lar ya majör olan -mutlu olduğunu düşündüğümüz, ya da minör olan -hüzünlü olarak algıladığımız. | TED | وكانت تلك النغمات الاساسية ما بقي معنا الثلاثيات سواء الرئيسة منها والتي نعتقد بانها سعيدة او ابسطها التي نتصورها حزينة |
Diğer tüm temel parçacıklara kütle kazandıran o temel parçacığın buluşunu alkışlayalım. | TED | حيوا الأداة الاساسية والذي سيترك كل الادوات الاساسية الاخرى مقدارهم |
Bu sosyal sorunlarla mücadelede temel sorunumuz nedir? | TED | ماهي المشكلة الاساسية التي بحوزتنا في التعامل معها ضد المشاكل الاجتماعية |
Ve temel fikir, videodaki titreşimleri nesnelerle etkileşebileceğimiz bir şekilde yakalamamız ve nasıl tepki vereceklerini görmemizle ilgili. | TED | والفكرة الاساسية هي إننا سنستخدم الذبذبات في فيديو لتصوير أشياء بطريقة تجعلنا نتفاعل معها ولنرى كيف تتفاعل معنا |
Yani, Higgs'in yaptığı şey, temel parçacıklara kütle vermek. | TED | حسنا، الذى يفعله هيجز هو انه يعطى كتلة للجسيمات الاساسية |
Bizler, temel gerçekliklerle ilgili kanıt toplamayı bildiğimiz sürece, kendi gezegenimizle ilgili şeyleri de üstleniyor olacağız. | TED | على قدر ما تسمح به معارفنا، ادلة اكتشاف الحقائق الاساسية لكل العلوم متوفرة هنا في كوكبنا. |
Şimdi, temel fikir şu, Twitter insanlara yaşadıkları anı istedikleri zaman paylaşma imkanı sunuyor, ister çok önemli olaylar olsun isterse çok sıradan olaylar. | TED | الفكرة الاساسية هي أن تويتر يسمح للأشخاص بمشاركة لحظات من حياتهم عندما يريدون، سواء مناسبات عادية أو مصيرية. |
Görüntüler genellikle bizleri temel inançlarımızı ve birbirimize karşı sorumluluklarımızı sorgulamaya itiyor. | TED | ان الصور تدفعنا لتدقيق معتقداتنا الاساسية و مسؤليتنا تجاه الآخرين |
Öykümüzün temel gerçekleri aslında böyle bir Connecticut toplumunda oluştu ancak Oregon veya Mississippi, Georgia veya Utah, her yerde olabilirdi. | Open Subtitles | الحقائق الاساسية لقصتنا حدثت في الواقع بمجتمع كونيتكيت الذي يشبه كثيرا هذا لكنها يمكن ان تحدث بأي مكان |
Size bazı temel sorular sormam gerektiği için beni bağışlayacağınızı umuyorum efendim. | Open Subtitles | والآن يا سيدى ,ارجو عفوك ان ان سألتك بعض الاسئلة الاساسية. |
Carrie "Hegelian diyalektikleri açıklarken ana noktalarında tam değinmedim sanırım." diyor. | TED | وتقول كاري: اشعر حقا وكأنني لم أوضح النقطة الاساسية في الجدلية الهيغلية. |
Bir ilişkide asıl önemli olan şey ya karşındakinin geçmişi ile bocalar durursun ya da o anda olduğu kişi olarak görürsün ve hayatına devam edersin. | Open Subtitles | الفكرة الاساسية ان اي علاقة تستطيع ان تنظر الى ماضي الشخص او يمكنك ان تنظر للشخص الذي امامك |
Herhangi bir çekirdek örneği veya genetik materyal arıyoruz. | Open Subtitles | نحتاج ان نجد العينات الاساسية .. المواد الجينية |