tropik bitkileri ihtiva eden bataklıklardaki böcek istilasının içinde gizemli antik çağlara giriş kapısı saklı. | Open Subtitles | ثمة مدخل مخفيّ في مستنقع باعوض بين الأشجار الاستوائيّة لعالَم قديم مبهم. |
Buzul çağlarında tropik bölgeler hatırı sayılır miktarda yağış almaktadır. | Open Subtitles | وعادة ما يكون هطول المطر خلال العصور الجليديّة أغزر من هطوله في الأقاليم الاستوائيّة في العالم. |
tropik adalar meğer sıkıcıymış ve skandalın yokluğu içime işliyor. | Open Subtitles | تبيّن أن الجزر الاستوائيّة مملة، وقلة الفضائح تزعجني. |
Tropikal yağmur ormanları, yoğun, birbirine girmiş bitki örtüsüyle ünlüdür. | Open Subtitles | الغابات الاستوائيّة المطيرة معروفة بنباتاتها الكثيفة المتشابكة. |
Bu keşfetmişlerdir. Tropikal alkoller şaşırtıcı bir çeşitlilik. | Open Subtitles | إلّا أنّنا اكتشفنا تشكيلة مدهشة من المشروبات الكحوليّة الاستوائيّة. |
Tropikal bölgede bulunan "ophiocordyceps unilateralis" isimli nadir bulunan bir küf mantarına benzer. | Open Subtitles | "إنه يشبه سلالة نادرة من الفطريّات تدعى..." "أوفيوكورديسبس وحيدة الجانب)) من المناطق الاستوائيّة"... |
- tropik fırtına Laura. | Open Subtitles | -العاصفة الاستوائيّة (لورا ) |