Cezalar değiştirildi, mahkumlar serbest bırakıldı ve tutuklamalar durduruldu. | TED | وعُدلت العقوبات، وأُطلق سراح السجناء، وتوقفت الاعتقالات. |
Bir gazeteci olarak, sürekli yasa dışı tutuklamalar, ve gizli işkencelerle ilgili şeyler duyuyordum. | Open Subtitles | كصحفي كنت دوماً أسمع عن الاعتقالات التعسفية و معتقلات التعذيب السرية |
Polislere meydan okumayı bırakamadığı için seri duruşmalar ve tutuklamalar yaşadı. | Open Subtitles | مر بسلسلة من المحاكم و الاعتقالات لأنه لم يكف عن تحدي الشرطة |
Bir kaç tutuklama yapıp komploları engelledik ama artık hepsini hapishaneden çıkarmamız gerekiyor. | Open Subtitles | قمنا ببعض الاعتقالات أحبطنا بعض المؤامرات لكن الآن أولئك المعتقلين ينبغي إطلاق سراحهم |
Şimdi, tek başına suçluları tutuklama sayının rakipsiz olduğunu kabul etmeliyim. | Open Subtitles | الآن، من ناحية الاعتقالات من غير طلب تعزيز أعترف أنه لا مثيل لسجلك |
Wichita, Kansas'ta askeri komuta merkezinde resmî kıdemli subayım. | Open Subtitles | أنا من الاعتقالات ضابط المحكمة ويتشيتا بولاية كنساس. |
Bu tutuklamaların büyük çoğunluğu hafif kabahatler ve düşük seviye suçlar için, yüzde 70-80 kadarı. | TED | القسم الأكبر من هذه الاعتقالات هي جرائم بسيطة، مثل الجنح، 70 إلى 80%. |
Polislere meydan okumayı bırakamadığı için seri duruşmalar ve tutuklamalar yaşadı. | Open Subtitles | مر بسلسلة من المحاكم و الاعتقالات لأنه لم يكف عن تحدي الشرطة |
Bu tutuklamalar, hükümetimizin barış anlaşmasına olan desteğinin devamını güçleştiriyor. | Open Subtitles | تلك الاعتقالات تصعّب على حكومتي مواصلة دعم اتفاقية السلام |
Sayın Başkan, önümüzdeki birkaç saat içinde tutuklamalar duracak. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة، ستتوقف الاعتقالات في غضون السويعات القادمة |
Her yıl, Cook Bölgesi polisi çete sınırları haritasını suç istatistikleri, tutuklamalar ve çete grafitilerine göre çıkartır. | Open Subtitles | كل سنة ، شرطة المقاطعة تقوم بعمل خريطة من أراضي العصابة وفقا لإحصاءات الجريمة الاعتقالات ، وعلامات العصابات |
İki sebepten dolayı, birincisi tüm tutuklamalar senin alt ettiğin mahkûmlar hakkında ve ikincisi ise... | Open Subtitles | الاول ان كل الاعتقالات التي يحقق بها وثانياً |
Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu ilan kaynaklanan tutuklamalar bir telaş iddia edilen dolandırıcılık bir dizi | Open Subtitles | أعلنت لجنة الأوراق المالية والبورصات عن موجة من الاعتقالات بسبب سلسلة من عمليات الاحتيال المزعومة |
Şey, bu eski unutulmuş yasaları uygulayarak tutuklama sayısını arttırabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أزيد الاعتقالات بتطبيق القوانين المنسية |
Ekibimin tutuklama rekorunu düşünmekte fayda olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | كما تعلم، أودّ لو أن سجلّ الاعتقالات الخاص بوحدتي... |
Tüm tutuklama ve cezalar, ya sonra... | Open Subtitles | ..كل هذه الاعتقالات والإدانات ثم |
tutuklama sayısı şok edici. | Open Subtitles | عدد الاعتقالات التي قام بها مذهلة |
"Wichita, Kansas ve 7 başka eyaletin resmî kıdemli subayı." | Open Subtitles | "إن الاعتقالات ضابط من ويتشيتا بولاية كنساس وسبع دول أخرى." |
Wichita, Kansas'ta resmî kıdemli subayım. | Open Subtitles | أنا من الاعتقالات ضابط... ويتشيتا بولاية كنساس. |
- Pilatus, tutuklamaların kesilmesini emrediyor. | Open Subtitles | مطالب بيلاطس بأن تتوقف الاعتقالات |
tutuklamaların dördünde Isaac Henry de var. | Open Subtitles | و 4 من هذه الاعتقالات كانت تشمل "اسحاق هنري"َ |
Biz, beyazların kanunlarına son verene kadar... şiddete, tutuklamalara, dayağa, cinayetlere... hiçbir zaman son vermeyecekler. | Open Subtitles | لن يوقفوا الغضب الاعتقالات , القتل الاتحاد , سينهي البيض |