Göçmen somonlar üremek için serin ve oksijen bakımından zengin sulara ihtiyaç duyarlar. | Open Subtitles | سمك السلمون المهاجر ، يحتاج لهدوء مياه تحتوي على الاكسجين جيد ، لتتكاثر. |
İngiliz oksijen Şirketi'nden mühendislerle çok verimli bir toplantı geçirdim ve gözden geçirilmesi gereken epey bir veri var. | Open Subtitles | وكان لي لقاء مثمر جدا مع المهندسين من شركة الاكسجين البريطانية و, حسناً ، هناك الكثير من المعلومات القادمه |
Güneşe bırakıyorsun ve küçük motor oksijen ile hidrojeni birleştiriyor. | Open Subtitles | انت فقط تتركها في الشمس والموتور الصغير يحول الاكسجين والهيدروجين |
Bulmacayı çözdüğünde, neler olduğunu anlatabildiği herkese anlatmaya çalıştı, bunun anne ve babasına ne yaptığını ve öğleden sonraları evlerinde oksijen tanklarıyla gördüğü insanlara ne yaptığını. | TED | عندما اكتشفت حل اللغز، بدأت بإخبار كل شخص تستطيع إخباره عما حدث، ما تم فعله لوالديها، و للناس الذين رأتهم بخزانات الاكسجين بمسقط رأسها بعد الظهر. |
oksijeni emen ve onu vücudun diğer bölgelerine taşıyan bir moleküler sünger gibi çalışır. Yıllar önce bu resimden oldukça ilham almıştım, | TED | تمتص الاكسجين من الرئتين ومن ثم يقوم بنقله الى انحاء الجسم لقد الهمتني هذه الصور كثيراً منذ عدة سنوات |
Patlayıcı jelatinler, oksijen ve hidrojen tüpleri... bu gemide Almanların işine yarayacak yığınlarca şey var hanımefendi. | Open Subtitles | عبوات ناسفه جيلاتين اسطوانات من الاكسجين والهيدروجين اكوام من الاشياء يمكن للالمان ان يستخدموها .تستطيع ان تثق بهم لذلك |
oksijen taşıyan bu yuvarlar akıntıya rengini verirler. | Open Subtitles | كرات الدم هذه تحمل الاكسجين معطيه الجدول لونه |
Her iki oksijen tankı da hasarlı mı bilmiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نعلم اذا كان اثنان من خزانات الاكسجين قد تضررت |
Düşük oksijen, yerçekimsiz ortam kanserin beni bitirmesini engelleyecek tek şey. | Open Subtitles | قلة كمية الاكسجين وإنعدام الوزن هم الشئ الوحيد اللذان يمنعان السرطان بأكلى حياً |
Sensörler sustuğunda, oksijen seviyesi düşmeye başlamıştı. | Open Subtitles | مستويات الاكسجين كانت تتساقط عندما ماتت كل المجسات |
Kahretsin, oksijen seviyesi düşüyor. Yoldan çekil tatlım, haydi! | Open Subtitles | تباً، معدل الاكسجين في هبوط ابتعدي عن الطريق يا حلوتي |
Sense yılan serumu, oksijen tüpleri getirdin. | Open Subtitles | انت دائما تأخذ اسطوانات الاكسجين والافاعي |
O kadar çok oksijen üretir ki, tüm gezegenin atmosferini tazeler. | Open Subtitles | انها تنتج كمية كبيرة من الاكسجين الذي بُنعشُ الاجواء في كل الكرة الارضيةِ. |
Evet.Tuvaletimden fırladı ve sizin bir adamı benim oksijen tankımla öldürdüğünüzü söyledi | Open Subtitles | قفز للتو من خزانة ملابسي، يصرخ انك قلت شخص ما باسطوانة الاكسجين لدي |
Yüksek basınçlı oksijen sistemleri vardı... bu iyileşmeyi hızlandırır. | Open Subtitles | العيادة تحتوى على الاكسجين المضاعف الكاءة |
Hidrojen ve oksijen izotop oranları bölgeye göre değişir. | Open Subtitles | وحدات الاكسجين والهيدروجين التناظرية بمعدلاتهم العادية |
- Ayrıca onunla havalanacak olan kişi olarak hidrojen ve oksijen oranı yanma noktasının altında olmasa iyi olurdu diye düşünüyorum. | Open Subtitles | سيكون من الجميل اذا كان الهيدروجين و الاكسجين تحت منطقة الاشتعال |
Peki ya ben 80 yaşına gelip tekerlekli sandalyede oksijen tüpüyle dolaştığımda ne olacak? | Open Subtitles | أجل ، للوقت الحالي لكن ماذا عندما أكون في الـ80 و اكون مقعداً ، و على الاكسجين |
Yaklaşımımız, parçaları kesintisiz büyütmek için ışığı ve oksijeni kullanmak üzere polimer kimyasındaki bazı standart bilgileri kullanmak. | TED | طريقتنا هي استخدام بعض المعرفة الأولية في كيمياء البوليمرات لجمع الضوء مع الاكسجين لانتاج أشياء بشكل مستمر. |
Yuvarlar karbondioksit veriyorlar karşılığında öteki taraftan gelen oksijeni alıyorlar. | Open Subtitles | كرات الدم تطلق ثانى اكسيد الكربون فى مقابل الاكسجين الذى ياتى فى الجهه الاخرى |
Camı kırdıklarında, alevler tam olması gerektiği gibi oksijene karışmış. | Open Subtitles | عندما كسروا النافذة، ذهبت النار الي الاكسجين كما ينبغي لها. |
Konuşarak oksijenimizi israf etmemek koşuluyla, elbette. | Open Subtitles | ارجو ان لانهدر الاكسجين المتبقي بالكلام |