Vücuduma giren çıkan düzinelerce boru vardı. | TED | وكان هناك العديد من الانابيب التي تحيط بجسدي |
Deniyor ve inşa ediyorlar. Deniyor, boru hatları inşa ediyorlar ama olmuyor. | TED | فقد حاولوا بناء البنى التحتية .. وشبكة الانابيب .. ولكنهم لم ينجحوا في ذلك |
Bu yüzden yeraltı deliklerini düşündüm çimento borular geçebilecek. | Open Subtitles | ولهذا أسعى لبناء جحور تحت الأرض وأضع الانابيب الإسمنتية داخلها |
Getirdim! Ama gökten bir kız düştü! Lanet olası eski borular! | Open Subtitles | لكن هذه الفتاة نزلت من السماء اللعنة على هذه الانابيب القديمة خذي |
Yani bu boşaltım boruları giriş sisteminden gelen deniz suyunu kapatmak için yeniden uyarlanmıştır. | TED | لذا تم اعادة تصميم هذه الانابيب لكي تمنع مياه البحر من الدخول. |
Bir dizi tüp bebek, bu krizi çözmez. | Open Subtitles | دفعة جديدة من اطفال الانابيب لن يحل هذه الازمة |
Ah, Boruların donduğu ve ısıtıcının çalışmadığı geceyi mi kastediyorsun? | Open Subtitles | اتعنين الليلة التى تجمدت بها الانابيب والحرارة انطلقت خارجاً ؟ |
Merkezî hizmetler yeni boru dizaynlarıyla ve şimdi de yüzden fazla renk seçeneği ile kişisel zevklerinize de hitap ediyor. | Open Subtitles | تصميم الانابيب الجديد من الخدمات المركزية متوافر بمئات الألوان المختلفة حتى تتلائم مع الأذواق المختلفة |
Bu boru hattının yapımını bitireceğim ve sizin yardımınıza ihtiyacım yok. | Open Subtitles | سوف انهي بناء خط الانابيب هذا ولن احتاج مساعدتك |
Yine saldırdı. boru hattında 10 kişi öldü. | Open Subtitles | انه يهاجم ثانية لقد وجد 10 قتلى بجانب خط الانابيب |
boru hattı, gelecek yüzyılda Batı'nın bize destek olması için gerekli. | Open Subtitles | خط الانابيب الذي يعتمد عليه الغرب لتجهيزه للقرن القادم |
Burada boru ve vanadan başka birşey yok, Bay Emmett. Ön güverte bölmeleri emniyette. | Open Subtitles | لا شىء اخر غير الانابيب و الصمامات سيد اميت . القوس امن المقصورة |
Yağ lambaları. Yağ, bir depodan borular vasıtasıyla dağıtılıyor. | Open Subtitles | زيت المصابيح يصل اليهم عبر الانابيب من الصهاريج.. |
Sırf paslı borular bile çağlayan sesinde ninni gibiler. | Open Subtitles | ان الانابيب لوحدها مثل الغرغرة,التهويدةالصدئة. |
Sırf paslı borular bile çağlayan sesinde ninni gibiler. | Open Subtitles | ان الانابيب لوحدها مثل الغرغرة,التهويدةالصدئة. |
Aylar önce boruları tamir etmesi için bir Rus tutmuştu. | Open Subtitles | منذ فترة استخدمت ذلك الروسي لاصلاح الانابيب |
Marge'ın ev sahibi ben olsaydım, boruları tamir ederdim ve çiçeklerle duş alırdım ve onu güneydeki denizlere romantik bir kaçışla götürürdüm ve asla geri dönmezdim. | Open Subtitles | لو كانت مارج مستأجرة عندي لأصلحت الانابيب ووضعت ورداً بالحمام ولأخذتها لمكان شاعري كالبحر الجنوبي ولما عدت أبداً |
Yaşlı boruları temizliyorsun, ha? | Open Subtitles | كنتي للتو في غرفة الانابيب القديمة , هاه ؟ |
Eğer bu işlem başarılı olursa, karnındaki şişlikte azalma olabilir ve biz de tüp ile beslenmeye son verebiliriz. | Open Subtitles | لو نجح هذا إنتفاج بطنها سيقل وسننهى التغذية من خلال الانابيب |
Yani bu Boruların fırına falan bağlı olması gerekirdi. | Open Subtitles | اعني تلك الانابيب من المفترض انها تؤدي للفرن او لشيء اخر؟ |
Bu tüpler mükemmel olmalı, yoksa gemi havalanmaz. | Open Subtitles | هذة الانابيب ستكون فى حالة ممتازة وإلا لن تقلع السفينة |
Kılları da almalıyım? | Open Subtitles | يجب أن أصلح الانابيب |
Kapağı açtığımızda borularda basınç meydana gelecek ve bahçeyi su basacak. | Open Subtitles | ان تم ملئها، فالضغط على الانابيب سيولد فيضان يغرق البستان |
Nesillerce Dalek çok kızgın uyandı ve borulardan yukarı çıkıyorlar. | Open Subtitles | اجيال من الداليك استيقظت للتو وهم يصعدون عبر الانابيب |
Havalandırma borularını, şu noktalarda çelik levhalarla kaynak yapıp kapatalım. | Open Subtitles | ونلحم فولاذا فوق هذة الانابيب هنا وهنا وهنا |