Hemen eve gitmek ve büyük yakışıklı bir adama yemek yapmak istiyorum ve çocukları küvete koymak, biftek pişirmek, dondurma yapmak ve gecenin ne getireceğini düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد الاسراع الى منزلي، اعداد العشاء لرجل كبير وسيم ووضع الاطفال في البانيو شواء اللحم وعمل الايسكريم والتفكير.. |
Sadece cipsler ve dondurma için bozukluk. Tamam mı? Kahretsin. | Open Subtitles | حاسبنا عن رقائق البطاطا و الايسكريم حسناً ؟ |
Bana,kamyondan gelen müziğin dondurma kalmadığı anlamına geldiğini söylemiştin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأنه كلما سمعنا موسيقى السيارة فإن ذلك يعني أن الايسكريم قد انتهى |
Sanırım dondurma yüzünden şeker komasına girdim. | Open Subtitles | لقد جائني نوعا ما نزول في السكر من ذلك الايسكريم |
Çünkü bilirsin, Dondurmayı yersin ve çok seversin, sonra çubuğu boğazına sıkışır? | Open Subtitles | لإنك تأكل الايسكريم وانت تحب ذلك كثيراً وبعد ذلك تبقى ممسكا بالعصا ؟ |
Bu çatal dondurmanın içine de dalmıştı . | Open Subtitles | هذه الشوكة كانت في الايسكريم أيضاً |
Araba sürmeye gittik, sinemaya ve dondurma yemeye gittik. | Open Subtitles | حسنا.لقد ذهبنا للقيادة.لمتابعة الافلام.الايسكريم |
Bir yaz, her gün bununla dondurma almaya giderdik, hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكر كيف كنا نركبها من اجل الحصول على الايسكريم كل يوم ذلك الصيف ؟ |
Beraber dondurma almaya gidelim mi? | Open Subtitles | ما رأيك ان تأخذ جولة بالدراجة معيّ من اجل الحصول على الايسكريم ؟ |
Ekmek arası dondurma oynadılar, tamam mı? - dondurma da bendim. | Open Subtitles | قامتا بتمثيل دور ساندوتش الايسكريم انا كنت الايسكريم |
Sanırım bu dondurma koyacağı ama beyinler için. | Open Subtitles | اظن انها مثل مغرفه الايسكريم لكن للادمغه |
dondurma yemek istiyordum ama arkadaşlarım çok şapşalca olacağını söylediler. | Open Subtitles | اردت ان نحصل على الايسكريم بالصدفة لكن اصدقائي قالوا هذا احمق |
Büyük bir kap dondurma da alırsak 16 tane tako 4 kişiye yeter mi sence? | Open Subtitles | هل تعتقد 16 شريحة كافية لاربعة اشخاص اذا انا احضرت ايضا مقدار كبير من الايسكريم ؟ |
İsterse Eskimolara dondurma satsın umurumda değil. Bu o. | Open Subtitles | لا يهمّني حتى لو كان يبيع الايسكريم لشخصٍ من الأسكيمو |
Artık bir kamyonum, traşlı dondurma tezgahım, helikopterim ve koltuğuma sığdırdığım bir kaç karpuzum daha var. | Open Subtitles | و الان لدي شاحنة كشك لبيع الايسكريم, مروحية و بعض الاشياء الاخرى حتي |
Bugünkü sevgilisi bir kutu dondurma ve tüylü sabahlık olan biri için cüretkâr sözler. | Open Subtitles | تصرف مثالي لشخص يواعد وعاء الايسكريم ويرتدي لباس النوم |
Kulağa hoş geliyor. Dewey, gel dondurma yemeye gidiyoruz. | Open Subtitles | يبدو جيدا هيا ديوي تعال لنأكل الايسكريم |
Demek istediğim, dondurma, birazcık basmakalıp değil mi? | Open Subtitles | اقصد .. وزن الايسكريم ليس كقطعة كليشية |
Peki. Sana dondurma alırız. | Open Subtitles | نحن يمكننا انا نحضر لك بعض الايسكريم. |
Taşı alıyorlar ve onunla Dondurmayı dövüyorlar. | Open Subtitles | ياخذون الحصى ويضربون الايسكريم |
Kız arkadaşın yine dondurmanın içine kustu. | Open Subtitles | صديقتك استفرغت في الايسكريم مجددا |
Oh, hayır. dondurmaları ben yaparım. | Open Subtitles | اوه لا انا التي كنت اصنع الايسكريم |