Koroya gelmiyorum, seninle dondurma yemeyeceğim, şimdi lütfen beni yalnız bırak. | Open Subtitles | لن آت للفرقة لن آكل الايس كريم معك والان اتركني وشأني |
Evet. Sana her gün dondurma alman için para veriyorum. | Open Subtitles | نعم , انا اعطيك النقود كل يوم لعربة الايس كريم |
Bilmeyenler için, Taliban rejiminde dondurma yemek yasaktı. | TED | بالنسبة للذين لايعلمون ذلك، كان منافيا للقانون اكل الايس كريم تحت حكم طالبان |
dondurma ve pastayla öyle bir şişmanlatacağım ki cennet gibi gelecek sana. | Open Subtitles | سوف اصبح مليئا مره اخرى من اكل الكيكه و الايس كريم سوف تعتقد انك تعيش فى جنه الاطفال |
Tek düşündüğün ne kadar mutlu olduğum ve dondurmanın ne kadar güzel olduğu."! | Open Subtitles | كل ما تهتمين به هو انا سعيدة و كم هذا الايس كريم رائع |
Via Veneto'ya, gece, dondurma yemeye. | Open Subtitles | وان اردتى نذهب الى فيا فينيتو ليلا لناكل الايس كريم |
Bay Volfoni, dondurma ve sodacı? | Open Subtitles | السيد فولفوني رجل الايس كريم والمشروبات الغازية؟ |
Koç bize dondurma ısmarlayacakmış. | Open Subtitles | لقد قال المدرب انه سيشتري لنا الايس كريم |
dondurma satıcısı ile neon işareti arasında bir şeye benziyordu. | Open Subtitles | كان يشبه كأنه خليط بين بائع الايس كريم والنيون. |
Çünkü onu bulduğumda yüzü bunu iyi dinleyin, dondurma karıştırıcısının içindeydi. | Open Subtitles | إنه فعل مشين ذلك لأننى وجدت فمه ـ وانصتا إلى ما سأقوله جيداً ـ فى وسط ماكينة الايس كريم |
Biraz dondurma alayım. Alkol içemiyorum. | Open Subtitles | وأنا سأتناول بعض الايس كريم فأنا لا أستطيع شرب الكحوليات |
dondurma yediğimiz yere. | Open Subtitles | سنذهب لنحصل علي بعض الايس كريم اراك لاحقا |
Charlene'in dondurma kamyonunda en harikulade şeyi söyledi ona ceketimi verdiğim için şanslı. | Open Subtitles | انا اعتقد ان تشارلين قالت الشئ الاكثر ذهولاً فى ناقلة الايس كريم انها محظوظه ، لقد اعطيتها معطفى |
dondurma yemeği severim ve... bol pantolonlara bayılırım. | Open Subtitles | انني احب تناول الايس كريم و استمتع حقا برفيقين لطفاء من الكسالي |
Tamam, takım elbisemin üzerinde kusmuk ve dondurma olduğunu biliyorsun. Çocuklar yüzünden. Sakin ol, Roy. | Open Subtitles | لقد تقيأ احدهم عليها وكذلك الايس كريم ، انهم الاولاد |
Daha saat 12 ve insanların dörtte biri dondurma yemek istiyor. | Open Subtitles | انها فقط الثانيه عشر الا ربع والعالم كله يريد اكل الايس كريم |
"Abartmak istemem, dondurma almaya gittin ve az sonra eve döneceksin..." | Open Subtitles | لا أعني بشكل حرفي, أعني, أنتي في الخارج تشترين الايس كريم وسوف تكوني في المنزل قريباً |
Ve o haklı, akşam için dondurma alamazsın. | Open Subtitles | وهي على صواب لا تستطيع تناول الايس كريم على العشاء |
Çocuğuna sahip çık da ellerini dondurmanın içine sokmasın. | Open Subtitles | جوبر ، هل لك ان تمنع طفلتك من وضع يدها فى الايس كريم ؟ |
Dondurmalı sandviç makinesinin fişini çektim... ve gardiyanlar hepsi erimeden yemeye çalışıyorlar... yani yarım saatim var. | Open Subtitles | لقط فصلت جهاز ساندوتش الايس كريم و الحراس يأكلونه كله قبل ان يذوبوا لذا لديا حوالى نصف ساعه |
Onun gitmesine izin veremezdim çünkü orada dondurmayla yaşıyorduk. | Open Subtitles | ولم أكن أستطيع أن أترك هذا الامر يمر هكذا، لأننا كنا تقريباً نعيش على الايس كريم |
Dondurmalı pasta için yanıyorum ama kimse dondurmacıya gidip alınabilenlerden değil. | Open Subtitles | أنا حقاً أريدُ كعكة الآيس كريم ولكن ليس ذلك النوع الذي تحصلين عليه في محل الايس كريم |
Ve son olarak saat 9'da vanilyalı, bademli İsviçre dondurması yemiş. | Open Subtitles | بعدها ختمت فى التاسعه بكميه قليله من الايس كريم فانيليا |