Diğerleri huzur ve güven konusunda endişelidir, dünyadaki istikrar konusunda. | TED | البعض الآخر قلق على السلام والأمن، والاستقرار في هذا العالم. |
Diğerleri kuzenlerinden sadece bir ısırık alırken, bunların bazıları yapışkan dokunaçları ile avlarını tuzağa düşürür. | TED | بعضها يخدر فريسته بواسطة مخالبها اللزجة بينما البعض الآخر يلتهم أبناء عمومته |
Öngörülen bazı senaryolar daha çok bilim kurgu olabilir ama Diğerleri rahatsız edecek derecede gerçek olabilir. | TED | بعض السيناريوهات التي تم تصورها فد تكون في الواقع خيالًا علميًا، ولكن البعض الآخر قد يكون حقيقيا بشكل مزعج. |
bazıları bulaşıcı bir şey olmasından çok korkuyorlardı ve evimizin önünden yürüyemezlerdi bile. | TED | البعض الآخر كان يخاف من العدوى، ولم يتجرؤوا حتى على المرور من أمام منزلنا. |
- Bu makineleri kendi gezegeninizden mi getirdiniz? - Bazılarını. | Open Subtitles | بعضها ، و البعض الآخر أجهزة أتلانتية علمنا كيفية تشغيلها |
bazıları doğanın ilaçları, diğerlerini de ben uydurdum. | Open Subtitles | بعضها أعشاب طبية طبيعية و البعض الآخر .. حضرتها بنفسي |
Niçin bazı insanlar bunu kabullenirken Diğerleri bu fikre karşı çıkıyor? | TED | لماذا يذهبُ الاشخاص مع مسألة مناقشة الأجور، بينما يثور البعض الآخر ضدها؟ |
Bazı ülkeler mayınlardan kurtulmaya çalışırken Diğerleri bunların kullanımını artıryor. | TED | بينما تحاول بعض البلدان التخلص من الألغام الأرضية، يسعى البعض الآخر إلى زيادة استخدامها. |
Bazılarını engelleyebilecekler ama Diğerleri onların kontrolü dışında kalacak. | TED | سينقذون بعض المرضى منهم، لكن إنقاذ البعض الآخر سيكون خارج إرادتهم. |
bazısı bu dünyadan göçtü Diğerleri inancını kaybetti. | Open Subtitles | البعض منهم توفّي و البعض الآخر تركوا إيمانهم |
Bazı insanlar güçlüdür, Diğerleri zayıf. | Open Subtitles | ، بعض الأشخاص أقوياء و البعض الآخر ضعفاء |
Diğerleri ise, düşmanını tanıyabilmek için kapitalizmi öyle iyi çalıştı ki şimdi en iyi yöneticileri olarak içinde yer alıyorlar. | Open Subtitles | بإسم النقاء الثوري بينما البعض الآخر درس نظام الرأسمالية حتى يحاربه والآن يوفرونه بأفضل منفذيه |
bazıları ise gerçek koşulların farkında ama içlerinden şöyle geçiyor: "Yetimhaneler olması gereken şeytanlar." | TED | أما البعض الآخر فلديه علم أكبر بالأوضاع المعيشية هناك، و لكنهم رغم ذلك يعتقدون بأنه شر لا بد منه. |
Şimdi, ilginçtir ki, deneklerimiz arasında, bazıları benzer bilgiler paylaşmıştı ve bazıları paylaşmamıştı. | TED | الآن بشكل مفاجئ، من بين المشاركين، بعضهم قد أدخل معلومات قابلة للمقارنة، و البعض الآخر لم يفعل. |
bazıları alkol bağımlısı oldu. Birkaçında şizofreni ortaya çıktı. | TED | بعضهم أدمن الكحول و البعض الآخر عانى من إنفصام الشخصية. |
bazıları bir araya gelip şehire gelen yeni yazılımı konuştular. | TED | وبدأ البعض الآخر بالحديث عن هذا النظام الجديد. |
Bu genlerin bazıları riskimizi yükseltir, bazıları da azaltır. | TED | بعض هذه الجينات سيزيد من خطر إصابتك، بينما سيقلل البعض الآخر من ذلك الخطر. |
diğerlerini oturup söyleyeceğiz. | Open Subtitles | و البعض الآخر يقف مع الموسيقى. |
Eğer bazılarımız cezayı karşılayabilir ve kütüphane haklarımıza devam edebiliyorken, tek bir hata yaptığı için hoş karşılanmayanların olması adil bir hizmet mi? | TED | فهل هذه خدمة متساوية وعادلة إذ يمكن لبعضٍ منا دفع غراماتنا ويستمر في مواصلة العمل كما نفعلُ دائمًا، ويرتكب البعض الآخر خطأً واحدًا ولم يعودوا موضع ترحيب مجددًا؟ |
bazılarının ki değişir... bazı ise... sadece kendilerini daha iyi hisseder... because they think they did something. | Open Subtitles | بعض الناس ربما يغير طريقة تفكيرهم أما البعض الآخر سيذهب سعيدا إلى السرير |