| Fakat kaya bile yedikleri için hayatta kalmak onlar için zor mudur ki? | Open Subtitles | ولكنه من الصعب بالنسبة لهم البقاء على قيد الحياة عنما يأكلون الحجازة ؟ |
| hayatta kalmak için Eleanor, yapmamız gerekenler var. Koru bunu. | Open Subtitles | هناك قانون أننا البقاء على قيد الحياة من قبل، اليانور. |
| Hayatta kalma şansımdan bahsetmiyorum bile, zira oldukça zayıf bir ihtimal. | Open Subtitles | ,في الأمن الوظيفي ,ناهيك عن البقاء على قيد الحياة .ضئيلة جدا |
| Genellikle herkes yalnızca Hayatta kalmaya çalışıyordu. | TED | على الأغلب ، لقد كانوا فقط يحاولون البقاء على قيد الحياة. |
| "Hindular, Yaşamak istiyorsanız Keşmir'i terk edin" diyorlardı. | Open Subtitles | قالوا لو الهندوس يريدون البقاء على قيد الحياة يجب ان يغادروا كشمير |
| Sadece bir kişi, adı Mormon olan bu adam ormana saklanarak hayatta kalmayı başarmış. | TED | الكل ماعدا واحد ، هذا الرجل اسمه مورمون، الذي تمكن من البقاء على قيد الحياة عن طريق الاختباء في الغابات. |
| En azından şimdi hayatta kalmak için bir şansımız var. | Open Subtitles | على الأقل لدينا الآن فرصة في البقاء على قيد الحياة |
| Ama eğer hayatta kalmak istiyorsak uymamız gereken kurallar var. | Open Subtitles | لكن، لدينا قوانين نتبعها إن اردنا البقاء على قيد الحياة |
| Eğer hayatta kalmak istiyorsanız arkanızdan destekleyenler olmalı. | TED | إذا كنت ترغب في البقاء على قيد الحياة عليك أن تتّخذ احتياطات. |
| Lütfen yavaşlayın diyor işgalcilere karşı savaşabilmek için hayatta kalmak istiyorlarmış. | Open Subtitles | لأنهم يريدون البقاء على قيد الحياة لمحاربة الغزاة. |
| hayatta kalmak GENETİK BİR KANUN. | Open Subtitles | محاولة البقاء على قيد الحياة , قانون وراثي |
| Bütün eylemler hayatta kalmak üzerine kurulu. | Open Subtitles | كل الأفعال مبنية على البقاء على قيد الحياة |
| Hem o hem de hapishanede gösterdiğin Hayatta kalma becerilerin. | Open Subtitles | لهذا ولمهارات البقاء على قيد الحياة التي اظهرتها في السجن |
| Siz böylece çok yaratıcı olursunuz, bir nevi Hayatta kalma duyusu gibi. | TED | أنت تصبح مبدعاً جداً، بمعنى البقاء على قيد الحياة. |
| Hayatta kalma sistemik (tüm vücut) ve pulmoner (akciğer ile ilgili) kan arasındaki iletişime bağlı. | TED | يعتمد البقاء على قيد الحياة على التواصل بين ما هو نظامي والدم الرئوي. |
| Aynı zorunluluklarımız var: Bebeklerimize bakıyoruz, yiyecek buluyoruz, Hayatta kalmaya çalışıyoruz. | TED | لدينا نفس الأولويات: نرعى أطفالنا، نُوفّر الطعام ونُحاول البقاء على قيد الحياة. |
| Çaba göster ve Hayatta kalmaya bak. En azından buraya dönünceye dek. | Open Subtitles | ومحاولة البقاء على قيد الحياة على الأقل حتى هناك. |
| Yaşamak istiyorsan, gitmelisin bana bir gülücük ver | Open Subtitles | يجدر بكما أن ترحلا، إذا أردتما البقاء على قيد الحياة إمنحني ابتسامة كبيرة |
| O halde neden bir kaç ay dayanıp hayatta kalmayı denemiyoruz? | Open Subtitles | لذا لما لانحاول البقاء على قيد الحياة لبضعة أشهر |
| hayatta kalmanın başına gelebilecek en iyi şey olduğunu söylediğimde hatalıydım. | Open Subtitles | كنت مخطئة حينما قلت ان البقاء على قيد الحياة أفضل وسيله |
| Tıbbi bakım olmadan nasıl hayatta kaldın? | Open Subtitles | كيف تمكّنتِ من البقاء على قيد الحياة من دون عناية طبية؟ |
| Bir insan ne kadar süre yer altında havasız hayatta kalabilir? | Open Subtitles | كم يستطيع للإنسان البقاء على قيد الحياة تحت الأرض بدون هواء؟ |
| Bitkilerin hayatta kalması için soluması gereken gaz. | Open Subtitles | انه الغاز الذي تحتاجه النباتات للتنفس من اجل البقاء على قيد الحياة. |
| hayatta kalıp geri dönmenin benim için aklının alamayacağı kadar önemli olmasının sebebi işte bu. | Open Subtitles | لذلك بالنسبة لي، البقاء على قيد الحياة و العودة هما الأهمية القصوى |