Bana öleceğini söyleyemezsen, ben de içimde olanları sana asla söyleyemem. | Open Subtitles | ،إن لم تخبرني أنك تحتضر فلن أستطيع البوح لك بما أريد |
Bir dakikalığına dışarı çıkamaz mısın? Söyleyeceğim özel şeyler var. Senin önünde söyleyemem. | Open Subtitles | هل يمكنك الخروج من الغرفة للحظة لدي اشياء شخصية لا أريد البوح بها أمامك |
söyleyemem, çünkü bilmiyorum. | Open Subtitles | كلا, لا يمكنني البوح, لأنني لا أعرف مَن يكون. |
George, duygularımı açığa vurmam, yaptığım en iyi şeydi. | Open Subtitles | جورج، البوح بمشاعري كان أفضل شيء فعلته على الاطلاق. |
Sonuçları iyi de, kötü de olsa artık açığa çıkmışlardır. | Open Subtitles | . . مهما كان السر جيداً أو لا , على الأقل تم البوح به |
Bunu söylemek bana zor geliyor, ama detayları anlatmak için fazla büyüdüm. | Open Subtitles | يؤلمني قول ذلك ولكني نضجت على البوح بالتفاصيل |
Başın belada mı? Big Momma'ya söylemek istediğin birşey var mı? | Open Subtitles | هل يوجد شيء تودين البوح به لماما الكبيرة؟ |
Eğer bir şeyler seni rahatsız ediyorsa bana söylemekten çekinme. | Open Subtitles | إنْ كان ثمة شىء يزعجكِ، لا تتردى فى البوح بذلك. |
Doktor hasta mahremiyetini bozamam ve söylememem gereken bir şeyi söyleyemem. | Open Subtitles | لا يمكنني خرقُ السرّيّة بين الطبيب و المريض و البوحُ بشيءٍ لا يجب البوح به |
Ne hakkında konuştuğumuzu söyleyemem ama olağandışı bir şey yoktu. | Open Subtitles | حسناً ، لا استطيع البوح لك بماذا تحدثنا ولكن استطيع القول انه لم يكن هناك شيء بالغ |
Nerede olduğumu söyleyemem ama benimle dans etmeni çok istiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني البوح بالمكان، إنّما أريد بشدّة أن تراقصيني. |
Bak, söyleyemem çünkü bilmiyorum. | Open Subtitles | إصغي , لا يسعني البوح بذالك. لأنني لا أعرف. |
Tek söyleyebileceğim, ilk kıtanın doğru olduğu... Daha fazlasını söyleyemem. | Open Subtitles | كلّ ما يمكنني البوح بهِ أنّ المقطع الأوَّل صحيح، ولا أكثر من ذلك. |
Dolayısıyla, söyleyemem. Söylemem demiyorum. söyleyemem. | Open Subtitles | أعجز عن البوح رغمًا عنّي، وهذا كلّ ما بوسعي إخباركم بهِ. |
- Çok fazla kalamam ve çok şey söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع التحدث أكثر ولا أستطيع البوح بأكثر من ذلك |
Sırlar açığa çıktı mı arkalarına saklanmanız da gerekmez. | Open Subtitles | , و عندما تكون أسرارك تم البوح به ليس عليك أن تختبئ خلفها بعد الآن |
İçerideki birini kurtarmanın tek yolu bir sırrı açığa çıkarmaktır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإنقاذ شخصٍ مِن الداخل هي البوح بسرّ |
Vay anasını, bunu açığa dökmek iyi geldi. Evet. | Open Subtitles | ابن العاهرة، من الجيد البوح بهذا. أعرف. |
Bir kızın babasına söylemek istediği şeyleri hiç söyleyemeyecektir. | Open Subtitles | وبعد ذلك هو يموت، وهي سوف لن تراه مجدداً. هي لن تستطيع البوح بكل الأشياء التي تريد البنت إخبار أبيها بها. |
Çünkü bu doğru olsa bile, ki elbette değil bunları söylemek yerine, ölmeyi yeğlersin sen. | Open Subtitles | لأنه حتى لو كان ذلك صحيحا الذي من الواضح أنه ليس كذلك أعلم أنك كنت لتفضل الموت عن البوح به |
Bana, hayatta iki zor şey vardır, ne istediğini bilmek ve güçlü olduğunu yüksek sesle söylemek dedi. | Open Subtitles | قال لي إنّ أصعب أمرين في الحياة هو معرفتكَ لما تريد وعدم القدرة على البوح بما تريد |
Tek fark, ben düşündüğümü söylemekten korkmuyorum. | Open Subtitles | لكن الفرق أني لست خائفا من البوح بما يجول في خاطري |