Bugün büyük veri yaklaşımı ekonomimizin büyük sektörlerini dönüştürüyor ve aynı şeyi biyoloji ve tıp alanında da yapabilir. | TED | اليوم، أساليب البيانات الضخمة تحول حتى أكبر القطاعات في اقتصادنا، ويمكنها عمل نفس الشيء في علم الأحياء والطب كذلك. |
Başka bir sorun daha var: büyük veri mesleklerimizi elimizden alacak. | TED | توجد هناك مشكلة اخرى. سوف تقوم هذه البيانات الضخمة بسرقة وظائفنا |
Terimin etrafında bir çok aldatıcı olduğu doğru ve bu çok talihsiz bir durum çünkü büyük veri toplumun ilerleyeceği çok önemli bir araçtır. | TED | صحيح أنه أثار ضجة كبيرة كمصطلح، وهذا أمرٌ مؤسف، لأن البيانات الضخمة تعد أداةً مهمةً جداً لمساعدة المجتمع على التقدم. |
Gelin büyük veriyi yoğun veriyle entegre edelim. | TED | لندمج البيانات الضخمة مع البيانات الكثيفة. |
Aslında, CERN'deki fizikçiler onlarca yıldır sürekli büyüyen büyük verinin zorluklarıyla uğraşıyor. | TED | في الحقيقة، كان الفيزيائيون في المختبر اﻷوروبي لفيزياء الجزيئات على جدالٍ بتحدي بلوغ البيانات الضخمة الآخذة في التوسع لعقود |
İkinci büyük fikir, bu çağ, büyük veri ve makine öğrenimi çağıdır ve makine öğrenimi, sosyal ağlardan salgınbilimine her şeyi anlayışımızı değiştirmeye söz veriyor. | TED | الفكرة الثانية الكبيرة هو أنه عهد البيانات الضخمة والتعلم الآلي، ويعد التعلم الآلي بإحداث ثورة في مفهومنا حول كل شيء انطلاقاً من شبكات التواصل الاجتماعي. |
Peki büyük veri bu kadar zamandır varsa neden birden onunla ilgili haberler duymaya başladık? | TED | لكن إذا كانت البيانات الضخمة موجودةً منذ فترةٍ طويلة، لماذا الآن نسمع عنها فجأة؟ |
büyük veri'ye yatırım yapmak kolay, ama onu kullanmak zor. | TED | إن الاستثمار في البيانات الضخمة يسير ولكن استخدامها صعبًا. |
Bazı büyük veri sistemlerine yatırım yaptık ama çalışanlarımız daha iyi kararlar vermiyor | TED | استثمرنا في مجال البيانات الضخمة ولا يتخذ الموظفون لدينا قرارات أفضل. |
Ama söylediğim şey şu; kâhinin tapınak rehberlerine ihtiyaç duyması gibi büyük veri sistemlerimiz de buna ihtiyaç duyar. | TED | ولكن ما أقوله هو أن كما احتاجت الوسيطة الروحية لمرشدي المعبد تحتاج أنظمة البيانات الضخمة أيضا لهم. |
Onlar da veri araştırma ekiplerine gittiler ve ekipleri de büyük veri içgörülerini nicel veri içinde ölçeklendirmeyi başardı. | TED | لذلك ذهبت لفريقها العلمي واستطاعوا قياس هذا المنظور من البيانات الضخمة مع البيانات الكمية. |
büyük veri ve yoğun veriyi birleştirerek işlerini geliştirmekle kalmadılar, medyayı tüketim şeklimizi de değiştirdiler. | TED | استطاعت تحسين عملها بدمج البيانات الضخمة مع البيانات الكثيفة ولكنها غيرت طريقة استهلاكنا للإعلام. |
büyük veri büyük bir sorun hâline gelmiştir. | TED | فقد صارت البيانات الضخمة تشكل معضلة كبيرة. |
Şimdi büyük veri ve makine öğrenimi ile işler artık böyle yürümüyor. | TED | بوجود البيانات الضخمة وتعلّم الآلة، لم يعد الأمر يعمل بهذا الشكل. |
büyük veri ve coğrafi etiketleme ile bunu gerçekten değiştirebileceğimize ve konu binalarsa biraz daha tutumlu olabileceğimize inanıyorum. | TED | آمل أنه مع البيانات الضخمة وتقنية التحديد الجغرافي للمواقع يمكننا تغيير ذلك، وأن نحسن التدبير أكثر عندما يتعلق الأمر بالمباني. |
Şimdi, hepiniz büyük ihtimalle büyük veri terimini duymuşsunuzdur. | TED | أظن أن الجميع هنا قد سمعوا بمصطلح "البيانات الضخمة" |
Örneğin, bizim, büyük veriyi, onu nasıl kullanacağını bilen piyasa liderlerinden gelen bilgiyi benimsememiz gerekiyor. | TED | نحتاج، على سبيل المثال، إلى احتضان البيانات الضخمة، المعرفة المتوفرة من قادة السوق الذين يفهمون مالذي يعنيه استخدام واستغلال البيانات الضخمة. |
büyük veri ölçekli sezgi sağlayıp en iyi makine zekâsını geliştirebilir, oysa yoğun veri bize büyük veriyi kullanılabilir yaparken oluşan içerik kaybını kurtarmamızda yardım edebilir ve en iyi insan zekâsını geliştirir. | TED | تستطيع البيانات الضخمة تقديم وجهات نظرعلى قدر ما هو مطلوب وتدعم عمل أفضل الماكينات ولكن البيانات الكثيفة تساعد في إنقاذ السياق المفقود الذي يأتي من جعل البيانات الضخمة صالحة للاستعمال وتدعم ذكاء البشر. |
Ardından fizikçiler kolaylıkla büyük verinin terabaytlarına dünyanın her yerinden uzaktan erişebilir, sonuç üretebilir ve ev sahibi kurumlarda makale yazabilir oldular. | TED | كان بإمكان الفيزيائيين بعدها الوصول إلى تيرا بايتاتٍ من البيانات الضخمة بسهولةٍ عن بعد من حول العالم، وتوليد نتائج، وكتابة الأبحاث في معاهدهم المحليّة |
Ve gerçekte neler olduğunu bulması, yoğun veri içgörülerini toplaması için etnograf Grant McCracken'i işe aldılar. | TED | وحتى تتأكد أنها تتقدم عينت العالم في وصف الأعراق البشرية، غرانت مكراكين، لجمع وجهات نظر البيانات الضخمة. |
Ve bu yüzden, sadece büyük veriye güvenmek bir şeyleri kaçırma ihtimalini artırarak zaten her şeyi bildiğimizi düşündürerek bizi yanıltır. | TED | لذلك الاعتماد على البيانات الضخمة وحدها يزيد فرصة إغفال شيء ما، في الوقت الذي يتهيأ لنا أننا نعرف بالفعل كل شيء. |