Doğruluğunu kolayca kontrol edebileceğim bir şeyi uyduracak kadar zekisin o radyoyu hikayenin inandırıcılığını güçlendirmek için, kendin bozmuş olabilirsin. | Open Subtitles | أنتِ ذكيّة للغاية لكي تصنعي شيئاً ... أستطيع التأكد منه بسهولة لكنكِ ذكية بما يكفي لتكسريه بنفسكِ لكي تعززي روايتكِ |
Şey, raporumun bir kısmının doğruluğu "sağlıklı bir biçimde" kontrol edilmemişti. | Open Subtitles | هنالك جزء من تقريري لم يتم التأكد منه تماماً |
Düşük seviye EM yaydığını fark ettim. kontrol etmelisiniz. | Open Subtitles | "لكني لاحظت وجود "م ك قليل المستوى، يجب التأكد منه |
Eğer siz hareket eden kum tepesini durdurmak istiyorsanız, yapmakta emin olmanız gereken şey kum tanelerini doruğundan dağılmadan durdurmak. | TED | إذا أردت أن توقف كثبانًا رمليًا من التحرك ما ينبغي عليك التأكد منه هو إيقاف الحبيبات من التدفق من على قممها |
emin olabileceğimiz tek şey, her zaman tehlike altında olduğumuzdur. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمكننا التأكد منه هو أن الخطر يلازمنا دائماً. |
emin olduğum tek şey varsa o da Devon'la olmak istediğimdir. | Open Subtitles | و إن كان هناك شيء واحد أريد التأكد منه هو أني أريد أن أكون مع ديفون |
Numarayı sana vereceğim, kendin kontrol edebilirsin. | Open Subtitles | سأعطيك الرقم، يمكنك التأكد منه بنفسك |
- Evet. Bunu kontrol edebilirim işte. | Open Subtitles | حسناً، هذا شئ يمكنني التأكد منه |
Ama söylediğim gibi, kontrol etmek istediğim bir şey daha var! | Open Subtitles | لكن كما ذكرت، هناك شيءٌ آخر عليّ التأكد منه! |
kontrol etmem gereken bir şey var. | Open Subtitles | لأنه يوجد شيء علي التأكد منه. |
Belki bir kontrol etmek istersin. | Open Subtitles | ربما تود التأكد منه. |
Onlara kontrol ettir. | Open Subtitles | حاول التأكد منه |
Bu adam güvenilmez biri. Söylediği her şeyi kontrol ettirdik. | Open Subtitles | كل شيء قاله تم التأكد منه |
İçinde ne olursa olsun emin olunacak bir tek şey vardır ki o da, her çantanın sahibi hakkında bir şeyler söylediğidir sahibi bilse de bilmese de. | Open Subtitles | .. أيّاً يكن الذي تجده داخلها .. فهناك شئ واحد عليك التأكد منه كلّ حقيبة تبوح بشئ عن المرأة .. التي تحملها |
İçinde ne olursa olsun emin olunacak bir tek şey vardır ki o da, her çantanın sahibi hakkında bir şeyler söylediğidir sahibi bilse de, bilmese de. | Open Subtitles | .. أيّاً يكن الذي تجده داخلها .. فهناك شئ واحد عليك التأكد منه كلّ حقيبة تبوح بشئ عن المرأة .. التي تحملها |
Şapkanı önüne alıp düşününce... gerçekten emin olabileceğin... bu dünyada gerçekten güvenebileceğin tek bir şey var. | Open Subtitles | بعد كل ما قيل وكل ما تم فعله تعديل : hsn_911 الشيء الوحيد الممكن التأكد منه تعديل : |
Bunun zor durum olduğunun farkındayım ama emin olabileceğimiz tek bir husus var Jack Bauer bu işin peşini bırakmaz. | Open Subtitles | أدرك أنّ هذه منطقة صعبة لكن الأمر الوحيد الذي يسعنا التأكد منه هو أنّ (باور) لن ينسى هذا الأمر قط |
Kaderleriniz bağlandı Zuko, buna emin olabilirsin. | Open Subtitles | لقد تقرر مصيرك , "زوكو. " ذلك , ما يمكنك التأكد منه.. |
Yutmuş gibiydi ama haklısın, emin olamayız. | Open Subtitles | - بدا عليه ذلك, ولكنك محقة لا يمكننا التأكد منه |