her geçen gün daha çok sayıda hastaya takılıyorlar. Hala klinik deney aşamasındalar ama, bunları rutin olarak kullandığınızı hayal edin, | TED | و يستفيد منها عدد أكثر فأكثر من المرضى. هي لا زالت قيد التجارب السريرية ، لكن تخيلوا حين نتمكن من توصيلها، |
klinik deney verilerini paylaşmaya başlamaları gerekiyor. Bunu yaparken batmakta olan bütün tekneleri yükseltecek bir dalga yaratmaları gerekiyor. yalnızca sanayi için değil; aynı zamanda insanlık için. | TED | إنها بحاجة لبدء تبادل بيانات التجارب السريرية, و عند ذلك ، ستتحقق الفائدة للجميع، ليس فقط للصناعة بل للإنسانية. |
klinik deneyler vakit alır. Senin vaktin benim vaktim demek. | Open Subtitles | التجارب السريرية تستهلك وقتاً، ووقتكَ ملكي |
Bazı klinik deneyler yürütmüştün. | Open Subtitles | لقد قمتِ ببعض التجارب السريرية |
İnsanlar üzerinde yapılan araştırmalar arasında bilimsellik açısından altın standart "rastegele secilmis kontrollu klinik deneylere (RCT)" aittir. | TED | وعندما يتعلق الأمر بالدراسات البشرية، المعيار العلمي الذهبي هو التجارب السريرية العشوائية، أو آر سي تي (RCT). |
Şimdiye kadar hiç bir sarkom hastasına tıpta popülasyona dayalı bilginin en iyi türü olduğunu düşündüğümüz, rastgele bazlı klinik deneylere göre biçimlenen tekniklerle (bulgu) operasyon yapmadım. | TED | لم يكن هناك وجود لعملية جراحية قمت بإجرائها لأي من مرضى السركوما تمت اعتمادًا على دليل التجارب السريرية العشوائية المحكمة، والتي تعتبر من أفضل الدلائل الطبية المشتقة من إجراءات موثوقة يمكن الاعتماد عليها، |
RCT'ler harika bir araştırma yöntemidir. İşte bu yüzden, Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) yeni bir ilacın piyasaya sürülebilmesi için, ortalama en az 2 RCT yapılmış olmasını zorunlu kılar. | TED | التجارب السريرية العشوائية هي أدوات مذهلة، وفي الحقيقة، غالبًا ما تطلب إدارة الغذاء والدواء الأميركية أن يتم إجراء اثنين منها قبل قبل أن يتم التسويق لدواء جديد. |
Bu taraflılık yerlileri sistematik biçimde işin dışında tutma, hem klinik deneylerde, hem de gen çalışmalarında kısmen tarihten gelen güvensizliğin sonucu. | TED | هذا التحيز وعدم الالتزام المنهجي تجاه السكان الأصليين سواء في التجارب السريرية أو دراسات الجينوم هو جزئيا نتيجة تاريخ من عدم الثقة. |
Peki kaçınız şunu öğrendiğinde şok geçirmez, klinik deneylerin %95'i de Avrupa kökenli bireyler üzerine yapılmaktadır. | TED | إذن فكم واحد منكم سيصاب بالصدمة لمعرفة أن 95٪ من التجارب السريرية أظهرت أيضا وبشكل حصري الأفراد من أصول أوروبية؟ |
Sen şef asistanı seçiyorsun ve meslektaşlarından biri sana gelip klinik deneyden ayrıldığını söylüyor. | Open Subtitles | أنت رئيس الأطباء المقيمين وأحد زملاؤك يأتي إليك ويقول بأنه سينسحب من التجارب السريرية |
Bu klinik deney yapılan işleme karşı bir bakış açısı belirlememizi sağlıyor. | Open Subtitles | هذه التجارب السريرية هدفها تحديد جوانب معينة للعملية. |
Mesela şu bahsettiğin klinik deney. | Open Subtitles | مثل تلك التجارب السريرية التي كنت تتحدث عنها. أنا على وشك الحصول على طفل، (ريتشارد). |
Bir hapın bir fikir olmaktan çıkıp laboratuvar birimlerinde test edilmesi, hayvanlarda denenmesi, sonra insanlar üzerinde klinik deneyler yapılması, son olarak doktorunuzun size reçete olarak yazabilmesi için ruhsat onayı aşamasından geçmesinin yıllar aldığını biliyor musunuz? | TED | هل تعرفون أن الأمر يستغرق سنوات لينتقل الدواء من مجرد فكرة ليجري اختباره على الخلايا في المختبر، ليتم دراسته على الحيوانات، ومن ثم إلى التجارب السريرية على الإنسان، وأخيرًا يذهبُ من خلال عملية الموافقة التنظيمية، ليكون متوافرًا لطبيبك ليصفه لك؟ |
Yaptığımız şeylerden birisi... Madagaskar'dan henüz döndük; bu da sıtmayla ilgili klinik deneyler. (Gülüşmeler) Bunu kahve içerken yapabilirsiniz. | TED | وأحد الأشياء التي قمنا بها.. حيث عدنا حديثًا من مدغشقر؛ وهذا ما تبدو عليه التجارب السريرية للملاريا.. (ضحك) يمكنك فعل ذلك أثناء تناول القهوة. |
Şirketi Zymagen'e satın mali yılın sonuna kadar klinik deneylere başlayın yoksa fişi çekip zararı sineye çekeceğiz. | Open Subtitles | انت تبيع الشركه (لزيماجن)هاه كنت في التجارب السريرية. بحلول نهاية السنة المالية ، |
Ebola için kesinlikle bir piyasa yok, geç evre klinik deneylerde iki aşımızın olmasının tek sebebi bir şekilde yanlış anlaşılan korku. | TED | وبالنسبة لإيبولا فإنه لا يوجد للقاحات أي سوقٍ إطلاقاً, فالسبب الوحيد الذي يجعلنا نمتلك لقاحين في مرحلة متأخرة من التجارب السريرية, هو بسبب خوفٍ مُضَللٍ إلى حدٍ ما. |
Yani, problem şu, klinik çalışma tamamlandı, ve bizler de parçasıydık, ve klinik deneylerin temelinde, ana klinik deneyde, ki biz buna faz 3 diyoruz, placebo kullanmayı reddettik. | TED | إذن المشكلة أن التجربة السريرية قد تم عملها و قد كنا جزءاً منها و في التجارب السريرية الأساسية التجارب السريرية المحورية التي نطلق عليها المرحلة الثالثة رفضنا استخدام الدواء الوهمي |
Peterson kalçası ile ilgili bir klinik deneyden geliyor sanırım. | Open Subtitles | أظنها من التجارب السريرية على ورك "بيترسون". |