Kurumun ilgisini toplamış ve sorgulanmış bir sanat formu da soyut ekspresyonizmdir. | TED | وواحدة من الأشكال الفنية التي أثارت اهتمام الوكالة ، وبذلك تكون قد تعرضت لسؤال ، هو التعبير التجريدي. |
Boşluğun bir parçası. Katil soyut dışavurumculuk kullanmış. | Open Subtitles | بل جزء منها القاتل هنا يستخدم التعبير التجريدي |
Şimdi soyut modelimize nörobiyolojik bir tat katmak için gözde deneğimiz olan meyve sineklerine basit tek boyutlu bir dünya oluşturuyoruz. | TED | الآن لوضع بعض من فوائد العلوم العصبية على هذا النموذج التجريدي ، نظمنا عالم بسيط مكون من بُعد واحد من أجل موضوع الدراسة المفضل ، ذباب الفاكهة. |
soyut bir biçim ile olan ilişkisi gibi değil. | TED | وليست كشيئٍ ذا علاقة بالمعنى التجريدي. |
1930'larda bile, soyut sanat gösterileri düzenlemeye çalışan melsektaşlarımın, bu gümrük memurları tarafından yaptıklarının sanat olmadığı söylenerek işlerini yapmaları engellendi. | TED | حتى في الثلاثينات من القرن الماضي، زملائي الذين يحاولون وضع عرض الفن التجريدي معا وكان كل من هذه الأشغال توقفت عن طريق ضباط الجمارك الذين قرروا أنها لم تكن فن. |
Son adım da çok zor değil, fakat orta adım -- soyut tanımlamadan katlı şekle geçiş -- burası zor. | TED | الخطوة الأخيرة ليست صعبة، و لكن الخطوة الوسطى... تأخذك من الوصف التجريدي إلى الشكل المطوي... هذا صعب |
soyut sanatla ilgileniyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تنتمى للفن التجريدي وأنا لا |
Ben soyut ekspresyonistim. | Open Subtitles | أنا فنان يعبر ويصور الفن التجريدي |
Ne kadar güzel bir heykel. soyut sanatı severim. | Open Subtitles | إنه تمثال جميل، أحب الفن التجريدي. |
soyut çalışmalarla ilgilendiğini bilmiyordum bile. | Open Subtitles | لم اكن اعلم انك مهتمة بالفن التجريدي |
Bu, soyut dışavurumculuğun klasik bir örneği. | Open Subtitles | هذا مثال تقليدي للتعبير التجريدي |
En ilginç olan kısım ise, bu çalışmaların soyut sanat kavramı bulunmadan önce yapılmış olmasıydı belki de. | Open Subtitles | ربما أكثر أجزاء الأمر إذهالاً" "هو أن هذه اللوحات قد رسمت قبل نشأة" "مفهوم الفن التجريدي |
Bu soyut örnekteki amaç, belirli fiziksel nitelikleri tercih etme her bireyde isteğe bağlı olsa da eğer bu nitelikler kalıtsal ise ve üremede üstünlük sağlıyorsa, zamanla, topluluk için evrensel olurlar. | TED | الفكرة وراء هذا المثال التجريدي هو أنه في حين أن وجود تفضيلات معينة شكلية من الممكن أن تكون طاغية في الفرد، وإذا كانت هذه الملامح وراثية ومتصلة بميزات تكاثرية، مع مرور الوقت، تصبح عالمية في المجموعة. |
soyut resmi hiç bilmem. | Open Subtitles | لم أعلم أنها من الفن التجريدي |
- Şu an neye baktığımı bilmiyorum. - Bu soyut, Leslie. | Open Subtitles | لا أعلم ما الذي أنظر إليه - (إنه الفن التجريدي يا (ليزلي - |
soyut dışavurumculuğun klasik bir örneği. | Open Subtitles | مثال تقليدي للتعبير التجريدي |
soyut sanatı 1906 yılında, Kandinsky ve Malevitch'den çok daha önce keşfetmiş. | Open Subtitles | هي اخترعت الفنّ التجريدي (قبل (كاندينسكي) و (ماليفِتش بـ1906 |
soyut sanat... | Open Subtitles | الفن التجريدي |
Steiner soyut çizimleri reddetmişti. | Open Subtitles | "رفض (شتاينر) الفنّ التجريدي" |