Vergilerimi ödeyemezsem patronun kesintiler yapar. | Open Subtitles | لا أستطيع الدفع الضرائب، رئيسك سوف سيقوم ببعض التخفيضات |
Ama ben indirimden %60 ucuza aldım. | Open Subtitles | ماعدى انني حصلت عليه من موسم التخفيضات 60? |
Bir yil boyunca kesinti yapmak bizi mahveder ama alti aylik kesinti, bizi alicilara ince ve çekici kilar. | Open Subtitles | عام كامل من التخفيضات سيقتلنا، لكن ستة أشهر تجعلنا ضعيفين وجذابين للمُشترين. |
Bu da indirim tezgahındaydı ama indirimde olmadığı kesin. | Open Subtitles | مرة أخرى , كان ها على منضدة التخفيضات وبالطبع ليس عليه تخفيض |
Tek yapabileceğim kesintileri yapmak ve başka bir gün savaşmak için hayatta kalmak. | Open Subtitles | لأخرج من هذي الورطه الشيء الوحيد فعله , هو عمل التخفيضات , وتعيش لتقاتل في يوم أخر |
Yine de indirimli satış mağazamızda boş bir pozisyon olabilir. | Open Subtitles | لكننا ربما نحتاج إلى عمال في فرع التخفيضات |
Para yettirilebilir moda hakkında yazabilirim. Nerede indirim var hepsini bilirim. | Open Subtitles | يمكنني العمل في عمود الموضة الرخيصة أعني, أعلم أين كل التخفيضات |
Parmak uçlarındaki bu kesikler ne? | Open Subtitles | ما هي هذه التخفيضات في متناول يدك؟ |
- Ama işin iyi tarafı Saul'un İndirimli Gözlükçüsü bana kaldı. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيّد هو أنّي حصلت على محلّ التخفيضات ''سول'' للنظّارات. |
Bütün ekonomik problemler ve bütçe kesintilerinden sonra, köpek besleyemezler. | Open Subtitles | كل تلك التخفيضات في الميزانية و المشاكل الإقتصادية لا يمكنهم تحمل نفقات الكلاب |
Bilirsin adamım, bu kesintiler gittikçe daha kötü oluyor. | Open Subtitles | هذه التخفيضات تزداد سوءا ، تعلمون ، يا رجل. |
Bunlar, insanları işten çıkartmadan ve tekrar yapılanmadan yapabileceğiniz kesintiler. | Open Subtitles | هذه هي التخفيضات التي بإمكانك إجرائها دون مزيد من تسريح العمال أو إعادة التنظيم |
Ben Senatör Healy ile çalışıyorum, ve kendisi bütçede bazı kesintiler yapmayı düşünüyor özellikle güvenlik görevlilerinin maaşları konusunda. | Open Subtitles | وانه يتطلع الى اجراء بعض التخفيضات في الميزانية إلى الرواتب الأمن هنا، |
Alışveriş merkezinde büyük indirimden aldı. Hadi artık! | Open Subtitles | صورة لينارد، حصل عليها من المحل في التخفيضات |
Fark ettiğine inanamıyorum. İndirimden aldım. | Open Subtitles | لا أصدق انك لاحظتهما - لقد اشتريتهم في فترة التخفيضات |
onları indirimden aldım. | Open Subtitles | لكني حصلت عليهم في فترة التخفيضات |
Federal harcamada daha çok kesinti yapılması için baskı uygulayacağız. | Open Subtitles | وسنضغط للمزيد من التخفيضات في الانفاق الاتحادي |
Bayan Başkan, hem kesinti hem harcama yapmanın mutlaka bir yolu olmalı. | Open Subtitles | السيدة الرئيسة، سيكون هناك وسيلة لعمل كل هذه الأشياءِ، التخفيضات والإنفاق. |
O paltoyu severim. İndirimde almıştım. | Open Subtitles | أحب ذلك المعطف، حصلت عليه في فترة التخفيضات. |
İndirimde 149.99 dolar | Open Subtitles | ّ149.99 دولاراً فى موسم التخفيضات |
Belediye, bütçe kesintileri yüzünden çöpleri haftada bir topluyor. | Open Subtitles | المدينة يختار فقط القمامة مرة واحدة في الأسبوع بسبب التخفيضات في الميزانية. هذا المكان يتحول الى بالوعة. |
Bütçe kesintileri yüzünden bu gece buradaki son gecem. | Open Subtitles | هذا مؤسف لأنه مع كل التخفيضات في الميزانية الليلة هي آخر ليلة لي هنا |
İyi çocuk.Ben satış için dışardayım. | Open Subtitles | فتى مُطيع. سأخرج للذهاب لحملة التخفيضات. |
Yandaki indirim marketini keşfederse, hepten biterim. | Open Subtitles | إذا اكتشف أن المتجر المجاور يعلن التخفيضات ، فسأخسر |
kesikler, yüzündeki kesikleri diyorum. | Open Subtitles | التخفيضات على وجهِكِ! ليس هناك تخفيضات، مومي. |
ve bütçe kesintilerinden dolayı sadece Salı ve Perşembe günleri burada olmam bu okulun topluluğunun önemli bir parçası olmadığım anlamına gelmez, o yüzden şu andan itibaren, saygı talep ediyorum. | Open Subtitles | وهذا فقط لني اكون هنا يوم الثلاثاء والخميس بسبب التخفيضات في الميزانيه هذا لايعنى اني لست جزءا هاما |
Ellerindeki kesiklerin nasıl oluştuğunu bana anlatabilir misin ? | Open Subtitles | يمكن أنك تخبرني كيفك أصبحت تلك التخفيضات على أيديك؟ - لا. |