Ama konuşmamın vurucu noktası şu ki sadece gerçekleri kontrol etmek yeterli değil. | TED | لكن الفكرة الأساسية من كلامي هي ان مجرد التدقيق في الحقائق لا يكفي |
Amelia, sanırım onlar kontrol ettirmeden kahvaltıya gitmeyi göze alacağım. | Open Subtitles | أميليا أعتقد أني سأخاطر بالذهاب لتناول الإفطار قبل التدقيق التالي |
Ve hakikat ötesi bir dünyada yaşadığımızı kabul etmemiz gerçekleri kontrol etmenin üzerinde çok daha fazla durulmasına yol açtı. | TED | والإعتراف بأننا الآن نعيش في عالم ماوراء الحقيقة أدى الى حاجتنا الى التركيز في التدقيق على الحقائق |
Şehir konseyi sigorta amacıyla bizden denetim istedi. | Open Subtitles | مجلس الفنون طلب منا التدقيق ..في المقاييسالمطبقةهنا. |
Bu aralar ortam çok sıcak, çok fazla denetleme var. | Open Subtitles | . الأمور مُتوترة جداً هذه الأيام . الكثير من التدقيق |
Sence de beni teftiş etmeleri biraz saçma değil mi? | Open Subtitles | يعني ، انها بعض الشيء الغريب انهم التدقيق على لي الآن. |
Ah, evet, günler,haftalar,aylar belki, çok titiz, sıkıcı, çok çok sıkıcı. | Open Subtitles | حسنا ، أيام,أسابيع,شهور ربما من التدقيق الممل والممل جدا |
- Ayrıca Ajan Gibbs ve Fornell'e barda vergi denetimi için bulunduğunu söyledin. | Open Subtitles | العميلين جيبز و فورنيل أنكى كنتى فى الحانه من أجل التدقيق فى الضرائب |
Savaş Departmanı, bu şubenin dosyalarını denetlemeye karar verdi. | Open Subtitles | قسم الحرب قرر التدقيق بقضايا هذا الفرع |
Sizinle son konuşmamızdan sonra bazı şeyleri kontrol ettim. | Open Subtitles | بعد محادثتنا الأخيرة أنا عملت بعض التدقيق. |
Lincoln Gerald'ın bir temsilcisinin bazı şeyleri kontrol etmek gibi sinir eden bir alışkanlığı var. | Open Subtitles | المندوب لينكولن وجيرالد لديه العادة المزعجة من التدقيق على الأشياء. |
Teğmen Disher'ı aradım, ve emin olmak için notlarını kontrol etmesini istedim. | Open Subtitles | طلبت منه التدقيق في ملاحظاته للتأكد تذكرين عندما نزل كيفن دورفمان من الطابق العلوي بعد الجريمة |
Tekrar uyumaya mı çalışıyor diye kontrol ediyordum. | Open Subtitles | كنت مجرد التدقيق للتأكد من وقال انه ليس محاولة النوم مرة أخرى. |
Ah, aslında ben motele kadar olan yolu kontrol edip sonra geri dönmek istiyorum. | Open Subtitles | حسن، أود التدقيق في الطريق الفرعي المؤدي إلى النزل |
Ben sonra bazı şeyler üzerinde kontrol bitirdim onu doğru arayacak. | Open Subtitles | سأناديكي بعد ان أنتهي من التدقيق في بعض الأشياء. |
Aynen geri koymalıyız. denetim sırasında orada olmalı. | Open Subtitles | يجب ان نرجعهم بشكل مباشر لا نستطيع الافلات بالأمر من التدقيق |
Serkan Çakmak / istasy10 istasy10.net ♪ Elementary 2x11 ♪ İç denetim | Open Subtitles | الموسم الثاني، الحلقة الحادية عشر. عنوان الحلقة: التدقيق الداخلي. |
32 yıldır da bodrumda, denetleme Bölümündeydin. | Open Subtitles | وال 32 عاما الاخيرة قضاها فى قسم التدقيق. |
denetleme departmanından birisi bu makalenin içine komik isim koymanın çok nüktedan olacağını düşünmüş. | Open Subtitles | أترون، شـخصٌ مـن قـسم التدقيق ظــنّ أنـهُ سيكون هستيري لـوضع إسـم مزحـة مزيف في هذه المقالة، |
Her şey kontrolümde. teftiş ediliyorum, o kadar. | Open Subtitles | كل شيء تحت السيطرة أنا فقط يتم التدقيق علي |
Yukarı Batı yakasının en titiz kadınının sadece iki maddesi olan listesi olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تقولين لي بأن اكثر أمرأة شديدة التدقيق في الجانب الغربي، لديها قائمة من شيئين فقط؟ |
Gerçek bir denetimi önleyebilmemiz için, bu daha gayriresmi bir inceleme, o kadar. | Open Subtitles | هذا أشبه بفحص شيء وكل هذا لنتمكن من تجنب التدقيق الفعلي |
Savaş Departmanı, bu şubenin dosyalarını denetlemeye karar verdi. | Open Subtitles | قسم الحرب قرر التدقيق بقضايا هذا الفرع |
Ama insanları seçmeliyiz ve onları geri kalan iş endüstrisini detaylı biçimde inceleme konusunda zorlamayı kendimize görev edinmeliyiz. | TED | ولكننا نحتاج إلى انتخاب الناس ونحتاج إلى إجبار أنفسنا على إجبارهم ليخضعوا لنفس التدقيق الذي تخضع له الأعمال الأخرى. |
Özgeçmiş araştırması hiç bitmiyor, değil mi? | Open Subtitles | يبدو التدقيق لجمع المعلومات مُستمر للأبد، أليس كذلك؟ |
İncelemeniz gerekmiyor mu? | Open Subtitles | الا تعتقد بانه يجب عليك التدقيق فيه |