Beyin fırtınası kısmında bağ kurma işi de vardı. | TED | حوت إحدى جلسات تبادل الأفكار مهمة الترابط. |
Siz ve oğlunuz arasındaki büyük bağ; onun size olan sevgisi, dikkatini dağıtacaktır. | Open Subtitles | الترابط الكبير بينك وبين إبنك حبة لك , سيجذب إنتباهة |
Tamam, ben küçük bir kız kardeşi bağ burada hepimiz için sırayla olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | اسمعا؛ أعتقد أن القليل من الترابط الأخوى سيساعدنا الآن |
Durum korkunç ama, bu komedyenden başka kimsenin böyle bir bağlantı kurduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | بالرغم من بشاعة الأمر، لا أعتقد بأن أحد قد لاحظ الترابط غير الكوميديّ. |
Gerçekten büyük öneme sahip değerler. Bağlantılar havayolları içindir. İnsanlar için, 300'ün üzerinde kablolu TV kanalı var. | Open Subtitles | الترابط يكون للمطارات، أما الناس فلدينا لهم ما يفوق 300 قناة مدفوعة |
çapraz bağlılık sistemlerinin bulunuşu ve kitle tahrip silahlarının bulunuşu şu anlama geliyor, her geçen gün artarak, Düşmanımla aynı kaderi paylaşıyorum. | TED | ظهور الترابط وأسلحة الدمار الشامل يعني أنه، وبتزايد، أتشارك في مصيري مع عدوي. |
Amacımız bu halatı birbirine dokuyarak istiridyelerin üzerinde büyüyeceği bu yeni yumuşak altyapıyı oluşturmak. | TED | وكان لمفهوم الترابط حقا هذا الحبل الرابط وتطوير هذه البنية التحتية الجديدة اللينة للمحار لكي تنمو عليه |
Sanırım bir çeşit bağlanma deneyim olsun istedi, ...ama ben kesinlikle bunu hissetmiyorum. | Open Subtitles | أظن أنه أراده أن يكون بعضًا من الترابط ولكنّني لا أشعر به كليّا |
O bir psikopattı. Kimseyle duygusal bağ kuramazdı. | Open Subtitles | انه مختل عقليا، انه غير قادر على الترابط عاطفيا مع اى شخص |
Ama hala aynı yatağı paylaşıyoruz o yüzden aramızdaki bağ kopmadı. | Open Subtitles | لكن مازلنا نتشارك الفراش حتى لاينقطع الترابط بيننا |
Ama olanlardan sonra biraz bağ iyi bir şey. | Open Subtitles | لكن بعد ما جرى القليل من الترابط هو شيء جيد |
bağ kurmamız için falanmış. Çılgın olacak. | Open Subtitles | كنوع من الترابط أو شيء ما سيكون الأمر كتلقي الضرب |
bağ kurma deneyimi ancak herkes katılırsa işe yarar. | Open Subtitles | تجربة الترابط ستنجح إذا قام الجميع بالإشتراك في العمل. |
Grup olarak ayrı ayrı bağ kuramaz mıyız? | Open Subtitles | ألا نستطيع الترابط كمجموعة ولكن بشكل مُنفصل؟ |
- bağlantı berbat durumda. - Yüksek vitese tak. | Open Subtitles | ـ الترابط متشابك للغاية ـ فقط اعطني الترسَ ذو اعلى سرعة |
bu bağlantı sistemleriyle bu bağlantı noktalarında yollarımız kesiştiği zaman, birbirimizle konuşma ve bağ kurma şeklimizi de değiştirmemiz gerekiyor nefretle değil, cömertlikle, açık görüşlülükle, nezaket ve anlayışla davranmamız gerekiyor. | TED | عندما نترابط في تلك مساحات الترابط مبسطة بمنظومات الترابط من اللازم أن نغير الطريقة التي نتحدث مع بعضنا البعض ونترابط ونتعامل مع الآخرين بسخاء وانفتاح ولطف وتعاطف وليس مع كراهية. |
Yazar Richard Bach'ın bir zamanlar söylediği sözü unuturuz, ''Samimiyet-- bağlantı değil-- samimiyet, yalnızlığın karşıtıdır. | TED | ننسى كلمات الكاتب ريتشارد باخ الذي قال "الود ليس الترابط الود هو عكس الوحدة" |
Bağlantılar hazır. Hadi bakalım, onun kana ihtiyacı var. | Open Subtitles | الترابط جاهز ، لنبدأ انها بحاجة لمهدئ الان |
Senin, ne duygusallık ne de bağlılık demene bayılıyorum. | Open Subtitles | أنا أحبك قائلا : لا الترابط العاطفي ، أي أمتعة |
Ve tüm bu sistemler bu merkezi siteme gidiyor, bu bütünüyle birbirine bağlı sisteme, bir tanesi dışında. Hangisi olduğunu tahmin edebilir misiniz? | TED | وكلها تتجه صوب هذا النظام المركزى ، هذا النظام المتكامل الترابط. كل هذه النظم ما عدا واحداً. هل بإمكانكم التخمين أى نظام هو؟ |
Buradaki bağlanma mekanizmasını anlayabilmek için kristal yapısına bakıyoruz. | TED | نحن نبحث في مشابك الكريستال لرؤية الترابط في هذه العملية. |
Longius'un mızrağını aldığımız anda... siz ve adamlarınız Roma'da evlerinizi kurmak üzere kucaklanacak ve hoş karşılanacaksınız. | Open Subtitles | يكون لدينا كرة الترابط, ترمى عاليا وعند استلام رمح لونجينوس. أنت وشعبك ستكونون موضع ترحيب, لتصنعون مواطنكم هنا في روما. |