ويكيبيديا

    "التسبب" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yol
        
    • vermek
        
    • zarar
        
    • çıkarmak
        
    • yaratmak
        
    • çektirmek
        
    • vermekten
        
    Enfeksiyona yol açmak yerine tümörü içeriden hedefleyen Truva atı gibi hareket ederek kanserle savaşan ilaçları taşımak için yeniden programlanabilir. TED بدلا عن التسبب في العدوى، يمكن إعادة برمجة البكتيريا لحمل العقاقير المضادة للسرطان، عاملةً كحصان طروادة الذي يستهدف الورم من الداخل.
    Fakat kuvvetle inanıyorum ki, kızgınlığa yol açmadan hayatî ilgilerimizi koruyabiliriz. Open Subtitles لكننىأؤمن أننا نستطيع حماية مصالحنا الحيوية بدون التسبب باستياء
    Ve anahtar şu: bu güçle alakalı. İnsanlara kasıtlı olarak psikolojik zarar vermek, TED وهذا هو المفتاح: الأمر يتعلق بالسلطة. لتعمد التسبب بالأذى النفسي للآخرين،
    Eminim hiçbiriniz yanlış karar vermek istemezsiniz. Open Subtitles أنا متأكّد أنه لا أحد منكم يرغب في التسبب في الخطأ
    Tamam, sorun mu çıkarmak istiyorsun? Open Subtitles إذا كنت تريدين التسبب بالمتاعب فقومي بذلك بمكان أخر
    Bir santralde felaket yaratmak, bir reaktörün yakıt nüvesini eritmek gibi. Open Subtitles هل يمكنه عمل العكس، التسبب في كارثة في أي مصنع، انشطار نووي؟
    Sevdiklerimize acı çektirmek hiç hoş değil. Open Subtitles إنه ليس لمن السهل التسبب بالمعاناة لمن نحب
    Bana verilen bu yeteneği, çok fazla acıya yol açmadan kullanmanın bir yolunu bulmalıyım. Open Subtitles ربما يجب ان اعرف طريقه اخرى لاستعمال القدره بدون التسبب في أي ألم هذه
    Tek bir sinir gazı kutusuyla fazla hasara yol açamayız. Open Subtitles لا يمكننا التسبب في دمار كبير بعبوة واحدة من غاز الأعصاب
    Yeni Rodney McKay beni o kadar etkilememiş olsaydı, parazit, beyin hasarına yol açmadan ameliyat edebileceğim kadar küçük olabilirdi. Open Subtitles إذا كنت لم أتفاجئ بواسطة رودني مكاي الجديد الطفيلي كان يمكن أن يكون صغير بما يكفي للعملية بدون التسبب بصدمة للدماغ
    Öldürmeden, olabilecek en büyük acıyı vermek için kesilmiş. Open Subtitles كان الغرض من التقطيع التسبب بأكبر قدر من الألم، لكن ليس الوفاة.
    Düşmana yardım ve yataklık ve Amerikan Vatandaşlarının ölümüne kasten sebebiyet vermek. Open Subtitles مساعدة الأعداء و التسبب في خسارة أرواح الأمريكيين
    Bu adamların niyetinin zarar vermek olduğunu söyleyecek misin? Open Subtitles تريد أن تخبرني إن هؤلاء الرجال يريدون التسبب لنا بالأذى
    Ona zarar veremem. Open Subtitles لا يمكنني التسبب بأذى له، لا يمكنني فحسب..
    Bu sorunu kızlara zarar gelmeden ya da Birleşik Devletlerin ismi zedelenmeden çözmek zorundayız. Open Subtitles نحن يجب أن نحل هذا بدون التسبب في أذى للفتيات أو سمعة الولايات المتحدة
    Burada sorun çıkarmak istemiyorum ama çıkarabilirim. Open Subtitles لا أريد التسبب بمتاعب هنا، ولكن يمكنني ذلك.
    Bakın, sorun çıkarmak istemiyorum. Open Subtitles اسمعا ، لا أريد التسبب بأي متاعب
    Sorun falan yaratmak istemem ama yalnız bırakılmaması gerekiyor sanırım. Open Subtitles أنصت، لا أريد التسبب بمشكلة أو ما شابه، لكنني أعتقد أنها لا يجب أن تترك وحيدة
    Medikal koma yaratmak istiyorsun. Open Subtitles أنت تعني التسبب في إحداث غيبوبة طبية لها
    Richards'ın yaptığı tek iş, acı çektirmek. Kendi amaçları doğrultusunda yapabileceği hiçbir şey yok. Open Subtitles كل ما يفعله هو التسبب فى الألم مستحيل عليها أن تتلاعب به
    Himayendeki insanlara zarar vermekten yargılanacaksın ve bundan suçlu bulunacaksın. Open Subtitles سوف تحاكم على التسبب بالضرر على أشخاص في رعايتك وسوف تتهم مذنباَ

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد