hakaret ile iftira arasındaki farkı anlar anlamaz dava açacağım. | Open Subtitles | وحالما علمت الفرق بين الطعن و التشهير رفعت دعوى قضائية |
İftira davası açabilir. | Open Subtitles | من الممكن أن تكون تلك ضربة علي إضافة إلى التشهير |
-Seni uyarıyorum Şerif. Dürüstlüğünle ilgili birkaç iftira duydum. | Open Subtitles | ، إننى أحذرك أيها المأمور سمعت بعض التشهير بشأن مصدقيتك |
dedim Önceden 20 dakika bu insanlara karşı hakaret yasası hakkında konuşmuştum. | TED | كما تعرفون، لقد كنت أشرح لهم حول قانون التشهير لمدة 20 دقيقة. |
Bu sevilen bira üreticisine yaptığınız karalama kampanyası da ne oluyor? | Open Subtitles | لماذا حملة التشهير هذه ضد صانع الجعة المحبوب هذا؟ |
Bazı şeyler iftiraya tehlikeli biçimde yaklaşıyor. | Open Subtitles | بعض الأشياء التي تقولها هي نوع من أنواع التشهير وبشكل خطير |
"çamur atma kampanyalarından en kötü organize edilmiş olanı. | Open Subtitles | إنها من أسوأ حملات التشهير بالسمعة المنظمة ضد شاهد داخلي |
Avukatlık adilce döğüşmek değildir ve gerçek dışı suçlamalarına, dikkat etsen iyi olur yoksa sana iftiradan dava açarım. | Open Subtitles | المحاماة ، ليست عبارة عن قتال عادل و من الأفضل لك أن تشاهد إتهاماتك الكاذبة أو أنني سأقوم بمقاضاتك بسبب التشهير. |
Seni haysiyetsiz, şu ana kadar her işinde gammazlama yapmaya çalıştın ve şimdi bunu biliyorlar. | Open Subtitles | يابن العاهرة ، حاولت التشهير بكلّ الدوائر التي عملت بها ، والآن هم يعلمون بشأن ذلك |
Bence O bir şikayetçi bulmadan iftira davasında anlaşma yapmalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أنه علينا تسوية دعوى التشهير قبل أن تعثر على شاهد |
Böyle bir kadın var ve istediğini söyleyebilir ve onu durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yok, çünkü İftira Kanunu bize karşı. | Open Subtitles | إنها بالخارج هناك يمكنها قول ما تريد وليس هناك شيء يمكنني القيام به لإيقافها لأن قوانين التشهير ضدنا |
Çok sayıda siyasetçi Laugesen'ı iftira davası açmakla tehdit ediyor. | Open Subtitles | العديد من السياسيين يهددون رفع دعوى قضائية ضد لاغسن بتهمة التشهير |
Onu iftira, kişiliğime hakaret ve hayatımı mahvetmekten dava ettim. | Open Subtitles | كنتُ أقاضيه بتهمة التشهير والقذف. لقد دمّر حياتي |
Herkes bu tarz senaryolarda kadına iftira atıldığını bilir. | Open Subtitles | الجميع يعرف المرأة التي سيتم التشهير بسُمعتها من هذه السيناريوهات |
İftira ve karalama suçlarından avukatıma dava açtırtmazsam kendinizi şanslı sayın. | Open Subtitles | الان سوف تكونوا محظوظين إذا لم أحضر المحامى الخاص بى و أقاضيكم بتهمه التشهير و تشويه السمعة |
Bunu yaparsak ona iftira attığımızı söyleyebilirler. | Open Subtitles | لا يمكننا فعل ذلك دون المخاطرة بتهمة التشهير |
Ve komiserim, bitki karalama kanunlarını bilir misiniz? | Open Subtitles | وأيُها الملازم أول، أنت عارف بقوانين التشهير بالخضروات؟ |
Benden sizi rektör yapan karalama kampanyasıyla hiçbir ilginiz olmadığına inanmamı mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | إذن، أنت تطلب مني تصديق كونك لم يكن لك يد في حملة التشهير التي أوصلتك للتعيين؟ |
Bu iftiraya girer, yayıncılık yasalarına aykırı. | Open Subtitles | لدينا قوانين التشهير |