Yapay zekânın evrimsel yolunu açan domino etkisi yaratan hareketi başlattık. | TED | نبدأ في حركة تأثير الدينامو التي تقطع الطريق التطوري للذكاء الإصطناعي |
Hakimiyeti yakalamak için oluşturulan evrimsel silahlanma yarışında, adaptasyon döngülerine şahit oluyoruz. | TED | وبالتالي نرى دورات من التكيف في سباق من التسلح التطوري لامتلاك السيطرة. |
Tür olarak bir çeşit evrimsel dengede miyiz? | TED | هل نحن في نوع ما من التوازن التطوري كأجناس؟ |
Sonra, insanlar evrim tarihinin Darvinci akımının dışına çıktı ve içinde evrimleştiğimiz çevreyi değiştirerek evrimin ikinci büyük dalgasını oluşturdu. | TED | ثم خرج البشر من التيار الدارويني للتاريخ التطوري وأنشؤوا الموجة العظيمة الثانية للتطور، والتي كانت تغييرنا للبيئة التي نشأنا فيها. |
evrim biliminine yaklaşımın farklı yolları vardır... ...bir tanesi eski kemiklerden... insan DNA'sı çıkarmaktır. | TED | ,هناك طرق مختلفة لدراسة الطب التطوري إحدى الطرق هي استخلاص الحمض النووي البشري .من العظام القديمة |
Aslında, üreme ile ölümün kaçınılmazlığının evrimsel olarak birlikte devreye girdiklerini söyleyebilirsiniz. | TED | في الحقيقة، يمكنك القول بأن حتمية موت أجسادنا تدخل في الزمن التطوري في نفس اللحظة عند دخول التكاثر الجنسي |
Akbabanın evrimsel rolü toprağı ölümden sonra oluşan zararlı zehirlerden kurtarmaktır. | TED | الدور التطوري الذي تضطلع به النسور هو تخليص كوكبنا من السموم الضارة التي تنتج بعد الموت. |
Bu birleşmede biyoloji dünyasından ne yardımcı olabilir, bizi içinde olduğumuz bu "evrimsel budak deliği"nden ne geçirebilir? | TED | ماذا يوجد في عالم الأحياء قد يكون مفيداً في هذه المرحلة، ليعبر بنا من خلال هذا المعبر التطوري الذي نحن فيه؟ |
Bilim insanları, evrimsel tarihimize dayanarak pek çok kuramda bulunuyorlar. | TED | لدى العلماء الكثير من النظريات التي تعتمد على تاريخ البشر التطوري. |
Bir günlük okumak gibi, sadece gününün veya haftasının nasıl geçtiğini değil, tüm evrimsel tarihini görüyorsunuz. | TED | إن هذا يشبه قراءة مذكراتها، ليس فقط إخبارنا كيف مر يومها أو أسبوعها، ولكن حتى تاريخها التطوري. |
Hızlı giden arabalar ve video kayıtları sadece son birkaç yüzyılda var oldu, evrimsel zamanda göz açıp kapamak gibi. | TED | لم تظهر سوى قبل بضعة قرون، بمثابة رمشة عين في الزمن التطوري. وفي معظم تاريخنا، |
Bu evrimsel çatışma anneyi ve doğmamış çocuğu rahimde gerçekleşen biyolojik bir halat çekme yarışına sokar. | TED | صراع المصالح التطوري هذا، يضع المرأة وطفلها الذي لم يولد بعد في حرب شد وجذب بيولوجية، والتي تتم داخل الرحم. |
Diğerleri bunu evrimsel biyolojiye hayranlık duymanın bir şekli olarak ya da ileride yaşanacak iklim değişikliğinin bir yansıması olarak anlatmıştır. | TED | وقال آخرون أنها وسيلة لنتعجب من علم الأحياء التطوري أو مفتاح مستقبلي لتغير المناخ. |
Darwin'in evrimsel sisteminin çalışmasını istiyoruz. | TED | و أن نقوم بتسيير نظام دارون التطوري في الوقت نفسه |
Bazıları evrimsel biyolojiden ve primatlardan bahseder, hani, bilirsiniz, dişi primatlar erkeklere itaat eder tarzı meseleler. | TED | البعض مثلًا سيأتي بحجة علم الأحياء التطوري والقردة، والذي كما تعرفون تخضع فيه أنثى القرد للذكر وغيرهما من هذه الأمور. |
evrimsel tarihimizin çoğunu küçük gruplar içinde geçirdik. | TED | فقد قضينا معظم تاريخنا التطوري في مجموعات صغيرة. |
evrim tarihiyle ilgili argümanları bugün ne yapmamız gerektiğine yönelik kullanmayı denemek oldukça şaşırtıcı. | TED | إنه محير جدا, محاولة استخدام الحجج حول التاريخ التطوري لتحويل هذا إلى ما يجب علينا القيام به اليوم |
Şimdi, evrim sonrasında gelen birçok iyi haber var, evrimsel mantığın ikinci bir çeşidi. | TED | والأن، هناك المزيد من الآخبار السارة التي أتت عن طريق التطور لاحقا، نوع ثان من المنطق التطوري. |
Ama artık, evrim çizelgesinde daha yukarıdaki bir şeye benziyorsun. | Open Subtitles | لكنك تشبه شيئاً على طول بعد المخطط التطوري |
Ty'ın evrime küçük bir örnek olarak ufak bir tür evrim oluşturduğu evrişim programını gözlerinizin önünde gördünüz. | TED | وقد رأيتم المثال التطوري الصغير لTy حيث أجرى نوعاً من التطور في برنامج الضغط أمام أعينكم. |