Diğergâmlığın bir matematiksel denklem kullanarak, Evrimsel mantığını açıklayan bir yolla ortaya çıktı. | Open Subtitles | بإستعمال مُعادلة رياضيّة, خرج بطريقة توضّح المنطق التطوّري في الإيثار. |
Tabii Price bir ateistti, Hamilton'ın, insanın Evrimsel amaçlı iyilik arayışına hayran oldu. | Open Subtitles | الآن, و(كون برايس) مُلحداً, والذي كان مُفتتناً بمسعى (هاميلتون) للغرض التطوّري للطيبة الإنسانيّة. |
Evrimsel biyoloji dalından Robin Dunbar, dedikoduyu büyük gruplarda yakınlaşmaya yardımcı olarak tanımlıyor. | Open Subtitles | الإحيائي التطوّري (روبن دنبار) عرّف النميمة أنها طريقة تساعد للترابط الإجتماعي بمجموعات كبيرة |
Ama Price kendi denkleminin soğuk Evrimsel mantığıyla derinden yaralandı. | Open Subtitles | غير أنّ (برايس) كان مُشوّشاً بالمنطق التطوّري البارد لمُعادلته. |
Hudson Üniversitesi'nin kampüs dışındaki evlerinde yaşıyormuş ve Evrimsel Biyoloji alanında doktora yapıyormuş. | Open Subtitles | لقد سكنت في المساكن خارج الحرم الجامعي لجامعة (هدسون)، حيث كانت تعمل لنيل شهادة الدكتوراه في علم الأحياء التطوّري. |
Evrimsel amacı. | Open Subtitles | والهدف التطوّري. |
Anne, Evrimsel biyoloji çalışıyordu. | Open Subtitles | -حسناً، كانت (آن) تدرس علم الأحياء التطوّري . |