Sağ tarafımızda, ünlü gergi aletinin maketini görüyoruz... mahkumların üzerinde gerildiği işkence aleti. | Open Subtitles | واذا اتجهنا الى اليمينو نجد نموذجا لأدوات التعذيب التى كان السجناء يتعلقون عليها |
Senin işkence altında ezildiğini ve onlara istedikleri bilgiyi verdiğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | باعتبارك تحت التعذيب والمعلومات التى لديك و حتى لا تبوح اكثر |
Boğmak da işkence yöntemlerinden biri ve hepsi imzasının parçaları. | Open Subtitles | الغرق نوع من التعذيب ايضا وهذا كله جزء من توقيعه |
Hiç bir normal insan evladı böyle bir işkenceye dayanamaz. | Open Subtitles | لا يمكن لإنسان طبيعي ان يتحمل هذه الدرجة من التعذيب |
Tam anlamıyla bir işkencenin... ilginç bir saat ve on dakikasıydı. | Open Subtitles | حسناً , هذه كانت ساعة و 10 دقائق من التعذيب المؤلم |
Bu filmlerin bu kadar gözde olmalarının sebebi psikolojik işkence unsuru içermesi. | Open Subtitles | حسنا، السبب الذي يجعل هذه الأفلام ذات شعبية هو عنصر التعذيب النفسي |
Başkasına teslim etmenin tehdidi genelde o anki işkence tehdidinden daha ikna edicidir. | Open Subtitles | عادة مقنع اكثر من التعذيب الفوري من أجل السجناء الذين يريدون ان يصدقوا |
Buda Şişman'ın muhtemelen işkence gördükten sonra haritanın yerini onlara söylediğini gösteriyor. | Open Subtitles | مما يدل على إن صاحبنا على الأرجح أخبرهُ بمكان الخريطة بعد التعذيب |
Kurbanları öldükten sonra hadım ediyor, yani işkence tarzı değil. | Open Subtitles | انه يخصي الضحايا بعد الوفاة اذن فهو لا يهوى التعذيب |
Bu ciddi bir durum, yakında o işkence sandalyesinde hepimiz oturuyor olabiliriz. | Open Subtitles | هذا أمرً جاد , فنحن مِن المُمكن أن نكون بِكُرسي التعذيب قريباً |
Katlanmak zorunda kaldığım işkence eğitimi yüzünden elektrik akımlarına alışkınım. | Open Subtitles | لقد اعتدتُ الصعق الكهربائيّ من تدريبات التعذيب التي مررتُ بها. |
Sana işkence yapıyorken, dayanamayıp itiraf edermiş gibi ona yanlış bilgi vereceksin. | Open Subtitles | ثم يجب أن تعطيه معلومة خاطئة و أنت تتظاهر بالأعتراف من التعذيب |
Bir adam işkence yapılırken sırf bitsin diye her şeyi söyler. | Open Subtitles | قد يقول الشخص أي شيئاً في زنزانة التعذيب كي ينهي الأمر |
El Zuhari'nin üst düzey adamlarından ve yaratıcı işkence teknikleriyle ünlü. | Open Subtitles | الزهارى المنفذ الاعلى و سىء السمعة فى استخدامة لطريق التعذيب المبتكرة |
Kurbanlarına düşmanlarının kendileri olduklarını gördürmek için daha çok askeri işkence tekniklerini kullanıyor. | Open Subtitles | غالبا يستعمل أساليب التعذيب العسكرية ليجعل ضحاياه ينظرون إلى أعداءه على أنهم أعدائهم |
Fakat bir teröristle birlik olduğun ve bir Amerikan denizcisinin işkence edilip öldürülmesinden sorumlu olduğun düşünülürse biraz kızgınım. | Open Subtitles | لكن بالنظر الى أنك تتأمر مع ارهابي وأنك مسؤول عن التعذيب و القتل جندي بحريه أمريكي أنا مستاء قليلاً |
Bu resimler, Botero'nun görkemli üslubunu taşıyan, işkence ve kötü muamele konulu devasa tablolar. | TED | هناك رسومات كبيرة تحوي على مناظر التعذيب واستغلال القوة مجسمة في عمق نوعية أعمال بوتيرو |
Binlerce işkenceye, binlerce ölüme katlanabilirim, ama gözyaşlarına değil. | Open Subtitles | أستطيع أن أتحمل التعذيب الف مرة و الموت ألف لكن ليس دموعك |
Başkan Hanım'ın işkencenin hiçbir koşulda kabul edilemeyeceğine dair sözleri kayıtlarda. | Open Subtitles | لقد أذاعت الرئيسة علناً بأن التعذيب غير مقبولٍ تحت أي ظرف |
Artan işkenceden dolayı şüphelinin giderek daha umutsuz ve dengesiz hale geldiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | بسبب التعذيب المتصاعد نحن نعتقد أن هذا الجاني يصبح يائس ومتقلب بشكل متصاعد |
İşkenceyi kaldırdın biliyorum. Ama şimdi yeni bir kabine var. | Open Subtitles | انا اعلم عن الغيت التعذيب ولكننا لدينا مجلس جديد الان |
Filmlerde gördüğünüz gibi korkunç bir zihin işkencesi değil. | Open Subtitles | فهيَ ليسَت التعذيب المُريع للعقل الذي تراهُ في الأفلام |
Gerçi karşılığında ne tür yeni işkenceler yapacaklarını düşünmekten iğreniyorum. | Open Subtitles | رغم أنني أكره تصور ما يستحضره التعذيب الحديث لنفقات الدفع |
Bana doktorun yaptıkları dışında herşeyi anlattın işkenceleri nasıl yönettiğinden bahsettin... | Open Subtitles | أنّكِ أخبرتيني كل شيء فعله الطبيب وكيفكانمشرفًاعلى التعذيب.. |
Ama bu makineyle, maruz kalacağı işkenceyle istediğim bilgiyi verecektir. | Open Subtitles | ولكن مع هذا الجهاز... انا التعذيب المعلومات أحتاج خرج منه. |
Çarmıha germe sadistçe bir olay ve bunu izlemek tamamen işkencedir. | Open Subtitles | الصلب عملية سادية و مراقبتها هو التعذيب الأقصى |
Korku filmi değil, iğrenç bir şey. İşkenceli porno zırvalıklarını hiç sevmiyorum. | Open Subtitles | سبق وان رأيته في السينما انه سيء وليس مرعباً انه مُقزز , انا اكره كل افلام التعذيب الاباحيه |
- İş gereği efendim. - İşkence de iş gereği miydi? | Open Subtitles | انها تأتى مع العمل,سيدى - هل التعذيب جاء مع العمل؟ |
Bu işkenceydi, Türk stili. | Open Subtitles | هذا هو التعذيب بالطريقة التركية |
Orada olmanın nasıl bir eziyet olduğunu tahmin ediyorum. | Open Subtitles | . لقد شككت بذلك أتخيل ما مقدار التعذيب لك . أن تكون هناك |
Geldiğim yerde bu tür işkencelere bazen ara verilir. | Open Subtitles | حسناً من حيثُ اتيتُ لديهم راحةٌ من ذلكَ النوع من التعذيب |