Bu küçük detayı olay yerindeki dedektiflerden başka, sadece bir kişi bilir; | Open Subtitles | ماعدا المحقق في مسرح الجريمة, فإن الشخص الوحيد الذي يعرف هذا التفصيل الصغير |
Doğal bir ölüm olduğunu düşünebilirdik tabi bu küçük detayı fark etmeseydik. | Open Subtitles | كان يبدو كموت لأسباب طبيعية لو لم نكتشف هذا التفصيل الصغير |
Eğer bu küçük detayı göremeseydik doğal sebeplerden öldüğünü düşünecektik. | Open Subtitles | كان سيبدو كموت لأسباب طبيعية لو لم نكتشف هذا التفصيل الصغير |
Bekliyorlar ve ben makyaj yapmak için bir saat uğraşıyorum şehrin diğer ucuna kadar gidiyorum ve bu küçük detayı anca o zaman söylüyorlar. | Open Subtitles | ينتظرون إلى أن أقضي ساعة في وضع مساحيق التجميل ثم أقطع نصف المدينة بسيّارتي وبعدها يخبرونني بهذا التفصيل الصغير |