Ortalığı birbirine kattığın için Shinozaki ve adamlarını suçlama planımız suya düştü. | Open Subtitles | بسببِ أنك حضرت إلى الساحة فشلت خطةُ تلفيق التهمة على شينوزاكي ورجاله |
suçlama doğru değil! Tek kelimesi bile! | Open Subtitles | لا توجد حقيقة فى هذة التهمة ولا كلمة من الحقيقة |
Davalı şartlı tahliye edilmiştir, ancak suçu tekrarlarsa, bu kez hapise girecektir. | Open Subtitles | مُنحت التهمة فترة إختبار، لكن لو تكرّر الأمر ثانيةً، فستكون العقوبة الحبس |
O zaman bu adam Hitchens'ı öldürüp suçu üstüne attı. | Open Subtitles | اذن هذا الرجل قتل هيتشنز ثم قام بتلفيق التهمة له |
Bu uyduruk ceza yerine, Onu yıllarca kamplarda süründürecek büyük bir suç bulabilirsin. | Open Subtitles | بدل تلك التهمة الضئيلة، ألصق به تهمة كبيرة تهمة تعيده إلى المعسكر لأعوام. |
Ama bu saçma suçlamaları düşürmediğiniz takdirde size iyilik falan yapmıyorum. | Open Subtitles | لكن بدون اسقاط تلك التهمة السخيفة لن اقوم بأي خدمة لك |
suçlamalar yapmak için çok şey var. | Open Subtitles | هناك أشاء قليلة يجب إنجازها لتصبح التهمة متكاملة. |
Ama bu suçlama korkunç bir yanlış anlaşılmadan kaynaklanıyor olmalı. | Open Subtitles | لكن لابد أن التهمة تستند إلى بعض سوء الفهم |
- Bu çok zor. suçlama çok ciddi. Serserinin tekisin, tanınmıyorsun. | Open Subtitles | الأمر صعب للغاية ، التهمة خطيرة و أنت مُتشرد ، غير معروف |
Eğer suçlama kanıtlanamazsa başına geleceklerin farkında. | Open Subtitles | فهي تعي بالعواقب التي ستحدث لها إن بقيت التهمة معلقة بدون حلّ |
Son suçlama bu olduğuna göre, şimdi müzakere için ara vereceğiz. | Open Subtitles | لأن تلك هيَّ التهمة النهائية سنستريح للتشاور |
Yakalandığında da suçu akıl hocana atman için bir anlaşma yaptın. | Open Subtitles | وحينما تمّ القبض عليك قمت بعقد صفقة لإلقاء التهمة على معلمتك |
Gerçek Seçkin Katil'inin işlediği suçu masum bir adamın üzerine attı. | Open Subtitles | على الأرجح من القاتل الحقيقي لتلفيق التهمة لشخص لم يقم بها |
O halde gerçek şüpheli Myers'ı öldürüp suçu üstüne attı. | Open Subtitles | اذا الجاني الحقيقي قتل مايرز ومن ثم لفق التهمة له |
Bu uyduruk ceza yerine, Onu yıllarca kamplarda süründürecek büyük bir suç bulabilirsin. | Open Subtitles | بدل تلك التهمة الضئيلة، ألصق به تهمة كبيرة تهمة تعيده إلى المعسكر لأعوام. |
Clyde Henderson'a karşı yaptığım suçlamaları geri çekmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد أن أسقط التهمة ضد كلايد هيندرسون |
suçlamalar işleme konunca, üç aylığına İlçe'ye gönderilirsin. | Open Subtitles | إن ثبتت التهمة عليك سيعيدونك للمقاطعة لثلاثة أشهر |
Oberst hakkındaki suçlamayı kaldırman fena bir fikir gibi gelmiyor bana. | Open Subtitles | ستكون فكرة طيبة لو برّأت اوبيرست من التهمة |
Keşke başkalarına komplo kursaydım diyor olmalısın, ha, General? | Open Subtitles | أخالك تتمنّى الآن لو أنّك لفّقتَ التهمة لشخص آخر، حضرة اللواء؟ |
suçunu kanıtlayamayabileceğim gerçeğini görmezden gelmiyorum. | Open Subtitles | لا استبعد إمكانية أن أفشل في اثبات التهمة عليك |
Polisin geleceğini biliyorlardı bu yüzden bana tuzak kurmak için uyuşturucuyu tekneye taşıdılar. | Open Subtitles | كانوا يعلمون بقدوم الشرطة لذا قاموا بنقل المخدرات إلى قاربي ولفقوا لي التهمة |
Heyecanlı bir suçluyum ancak Suçum hiç kanıtlanmadı. | Open Subtitles | مذنبة حسب التهمة الموجهة لكن لم يُحكم عليّ أبداً |
İfadesinin, yalan yere yemin etme suçlaması ile birlikte Kamusal Soruşturma Müdürlüğüne gönderilmesini öneriyorum. | Open Subtitles | اريد ان اتقدم بشهادة هذا الشاهد. لأرسالها الى النائب العام لأعادة صياغة التهمة الى الحنث بالقسم |
Mahkum edilirse, her suçtan bir sene hapis cezası çekecek. | Open Subtitles | وإذا أدين سوف يحصل على الأقل على حكم بالسجن لمدة عام لهذه التهمة |
Seni suçlamak için yeterli delilimiz yok ama sigorta şirketi yeterince olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | ليس لدينا ما يكفي لإصدار التهمة لكن شركة التأمين تشعر أن لديها أكثر مما يكفي |
Sanık ruhsatsız silah taşımak ve bir polis memuruna saldırmakla suçlanıyor. | Open Subtitles | .. التهمة حيازة سلاح غيرمرخص ومهاجمة ضابط |
suçlamaya göre Stalin' in canına kıymaya başarıyla hazırlanmıştım. | TED | كانت التهمة بأنني نجحت في إعداد مهزلة بحياة ستالين |