Savaşması için bir yama indirebilirsin ama Truva atını içeren de bu yama. | Open Subtitles | يمكنك تحميل رقعة لمكافحة تشغيله، ولكن هذهالرقعة هي التي تحتوي على حصان طروادة |
bu bilgiyi içeren çok güzel bir molekül. | TED | هو تلك الجزيئة الجميلة التي تحتوي على المعلومات. |
Ebeveynleri endişelendirebilecek şeyler şiddet veya cinsellik içeren şeyler, değil mi? | TED | الأمور التي تُغضب الآباء هي الأمور التي تحتوي على مشاهد عنيفة أو جنسية، أليس كذلك؟ |
Uzun lafın kısası, klorofil içeren şeyler, bir insan saç telinin yüzde birinden daha ince olan çok küçük hücrelerdi. | TED | ولجعل القصة الطويلة قصيرة، كانت خلايا صغيرة جداً، أقل من واحد في المائة من عرض شعرة الإنسان التي تحتوي على الكلوروفيل. |
Ona paranın içinde olduğu kasanın anahtarlarını verdim. | Open Subtitles | لقد أعطيته مفتاح الخزانة التي تحتوي على المال. |
Ona paranın içinde olduğu kasanın anahtarlarını verdim. | Open Subtitles | لقد أعطيته مفتاح الخزانة التي تحتوي على المال. |
Örnekleme döneminin başlangıcından beri örnekleme içeren müziklerin geçerliliği konusunda bitmeyen bir tartışma sürüyor. | TED | منذ فجر حقبة إعادة الدمج، هناك جدل لا نهائي حول شرعية الموسيقى التي تحتوي على أجزاء مدمجة. |
Bu, bir biyoreaktör; hoş koku ve tat gibi belirli kimyasal maddeler ve bileşikler üretmek için tasarlanmış mayalar içeren bir tür mikroorganizma tesisi. | TED | إنَّه مفاعل طبيعي؛ نوع من الكائنات التي تحتوي على خمائر أعدت لتنتج مواد كيميائية ومركبات معينة مثل العطور والنكهات. |
Yani bu çok değerli bilgiler içeren... mektup yerine ulaşmazsa... elde edeceğim kâra karşılık. | Open Subtitles | إذاً، ستخصم هذا المبلغ من الأرباح التي قد أجنيها في حال عدم إيصال الرسالة التي تحتوي على معلومات قيمة |
Tamam, borosilikat içeren cam fikstürü bulmamız lazım. | Open Subtitles | إذن نحن بحاجة أن نجد التركيبات الزجاجية التي تحتوي على البورسليكات وجدنا ذلك هنا |
Henüz yayınlanmamış raporları içeren finansal dosyalar. | Open Subtitles | الملفات المالية التي تحتوي على تقارير الأرباح التي لم تنشر |
Hidrojen gazı, karbondioksit ve demir, nikel, sülfür içeren mineraller. | Open Subtitles | غاز الهيدروجين وثاني أكسيد الكربون والمعادن التي تحتوي على الحديد، النيكل والكبريت |
Bir tapınağı ve aradığın cevapları içeren tarihi parşömenleri yok ettin. | Open Subtitles | لقد دمرت معبد وجميع المخطوطات القديمة التي تحتوي على الإجابات التي تبحث عنها |
Yani, tehlikeli kimyasallar içeren ve çocuklarının kullandığı bu ürünleri satın alanlar çoğunlukla fakir insanlardır. Bu zehirli plastikleri daha çok | TED | كما محدودي الدخل الذين يشترون هذه المنتجات التي تحتوي على مخاطر عدة على الاطفال الذين يستخدموها بسبب المواد الكيميائية الخطرة الموجودة فيها هؤلاء الاشخاص ينتهي بهم الامر |
Çoğu insan dopamini beyni mutlu eden kimyasal olarak düşünse de, bazal gangliyondaki dopamin içeren nöronlar bu hastalıkta teker teker yok olur, işte dopamin buna neden olur. | TED | رغم أنّ معظم الناس يظنون أنّ الدوبامين هو مادة السعادة في الدماغ، إلا أنّ العصبونات التي تحتوي على الدوبامين في العقدة القاعدية تموت بسبب مرض باركنسون، وهذا ما يتسبب بالمرض. |
Antibiyotik içeren veya antibiyotik kullanımına neden olan bir diyetle hayvan yetiştirme uygulaması çiftlik düzeyinde biraz daha ucuz. | TED | الآن الممارسات أثناء تربية الحيوانات التي تحتوي على المضادات الحيوية أو تغذية تتبنى استخدام المضادات الحيوية هي أرخص قليلاً على مستوى المزرعة. |
Ajan Cooper benden B, T, R harflerini içeren bulabildiğim kadar kelime bulmamı istedi. | Open Subtitles | سألني العميل "كوبر" إيجاد أكبر قدر ممكن من الكلمات التي تحتوي على أحرف الباء والتاء والراء. |
Kapağında "Dışişleri Bakanlığı" yazan ve yüksek seviyede gizli bilgiler içeren dosya. | Open Subtitles | "تلك التي تحمل علامة "وزير الخارجية على الغلاف تلك التي تحتوي على تصريح أمني سري والتي هي حساسة بشكلٍ لا يصدق |
Yarın, bu tabakaların içinde olduğu son çantalar Arap'a teslim edilecek. | Open Subtitles | غداً الحقائب الأخيرة التي تحتوي على الصفائح ستنقل للعرب |