Birisi kaderimizi belirleyen şeyin şans değil, seçimlerimiz olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أحدهم قال مرة أنه خيار ليست الفرصة, التي تحدد مصيرنا |
Hayatımızı belirleyen 10 kararımızdan 8'i, deneyimlerimiz ve "Hah!" anlarımız 30'lu yaşlarımızın ortalarında gerçekleşecek. | TED | هذا يعني أن 8 من أصل 10 قرارات و تجارب و لحظات تجلي التي تحدد حياتك سوف تحدث بحلول منتصف الثلاثنيات من عمرك. |
Bilimin ön cephesindeki yeni buluşlar, cinsiyeti belirleyen biyo işaretleri su yüzüne çıkarıyor. | TED | إن الاكتشافات الجديدة في صدارة العلوم تسلط الضوء على المؤشرات البيولوجية التي تحدد النوع |
Yani, aşk çizgileriniz, umutlarınız ve hayalleriniz, küçük eğlenceleriniz ve trajedileriniz, yani sizi siz yapanlar hastanemde olmayacak. | Open Subtitles | , لذا حياتكم الخاصة و أمالكم و أحلامكم أفراحكم و مآسيكم التي تحدد شخصيتكم ليس لها مكان في مستشفاي |
Birisi, kaderimizi belirleyenin şans değil seçimlerimiz olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أحدهم قال مرة أنه خيار ليست فرصة التي تحدد قدرنا |
Hayır, altın oran, güzelliği belirleyen bir formüldür. | Open Subtitles | كلاّ، النسبة الذهبية هى الصيغة التي تحدد الجمال |
Hikâyenizi belirleyen yaşamınızın ötesinde günler var. | Open Subtitles | تلك هي الأيام التي تحدد فصول قصتك في الحياة |
Yüz kemiklerine tutturulmuş olan, yüzümüzün yapısını belirleyen kaslar bulunur, bunlar yüz ifademizi iletir ki bu, evrensel ifade dilimiz, sosyal haberleşme sistemimizdir. | TED | تعلق على عظام الوجه التي تحدد تركيب وجوهنا العضلات هي التي تقدم لنا التعابير الوجهيه، لغتنا العالمية للتعبير، نظام إشارات مجتمعنا |
Demek istediğim içinde olduğum tüm projeler bir şekilde bu gündemden etkilendi. kutlama yerleri ve hayatın kalitesini belirleyen boş alanlar. | TED | أعني، جميع المشاريع التي لدينا، بطريقة ما، هي مستوحاة من تلك الأجنده التي على نمط حياة احد المشهورين، على طريقة الاحتفال بالأماكن والمساحات التي تحدد نوعية الحياة. |
Lakin, diğer bireylerde yine genetiktir, fakat gelişimsel süreçte otizm riskini nihai olarak belirleyen asıl etken genlerin bileşimidir. | TED | لكن بالمقابل،في حالة بعض الأشخاص، فالأمر متعلق بالجينات، و هذا يعني، أن هناك مجموعة من الجينات هي جزء من عملية التطور التي تحدد و بشكل قاطع خطر الإصابة بالتوحد. |
Silah sesinin yerini belirleyen detektörler mi? | Open Subtitles | تقصد الحساسات التي تحدد الطلق الناري ؟ |
Bunun demir fiyatını belirleyen kanunlarla ne alakası var? | Open Subtitles | ماعلاقة هذا بالقوانين التي تحدد السعر |
İlaç nedir? Bir ilaç hidrojen, karbon oksijen, nitrojen ve birkaç diğer atomun tümünün kabaca bir şekil almasıyla yapılır ve gerçekte bu özel ilacın hedefi tutup tutmayacağını belirleyen bu şekillerdir. | TED | ما هو الدواء؟ الدواء يتكون من جزيئات صغيرة من الهيدروجين, الكربون, الاوكسجين, النيتروجين, وذرات اخرى كلها متراصة معا في شكل معين وهذه الاشكال هي التي تحدد في الحقيقة اذا ما كان هذه النوع من الدواء سوف يصيب هدفه |
(alkışlar) İzleyici: salgının süresini belirleyen faktörler nelerdir? | TED | (تصفيق) الجمهور: ما العوامل التي تحدد مدة إنتشار الوباء؟ |
Ancak şunu fark etmemiz önemlidir, hamile kaldığımızdan itibaren vücudumuzdaki her bir hücre deri, saç, kalp ve akciğerler kendimize ait DNA'mızı içerir ve bu DNA erkek ya da kadın, bay veya bayan olacağımızı belirleyen kromozomları içerir. | TED | لكن من المهم استيعاب أنه منذ بداية الحمل، فإن كل خلية في أجسامنا -- من الجلد، والشعر، والقلب والرئتين -- تحتوي على (حمض نووي) خاص بنا، ويحتوي الحمض النووي على الكروموسومات التي تحدد ما إذا كنا سنصبح ذكورا أو إناثا، رجالا أو نساء. |
Aşk çizgileriniz, umutlarınız ve hayalleriniz, küçük eğlenceleriniz ve trajedileriniz, yani sizi siz yapanlar hastanemde olmayacak. | Open Subtitles | , حياتكم الخاصة و أمالكم و أحلامكم الأفراح و الأحزان التي تحدد هويتكم لا مكان لها في المستشفى |
Şimdi, benim sırt omurgamda sadece 33 omur var, ama buradaki Belle'nin 304 tane var ve inanılmaz şey, hem benim hem de onun kaç tane omuru olacağını belirleyenin aynı bir avuç gen olması. | Open Subtitles | لدي في عمودي الفقري 33 فقرة فقط لكن بيل لديها 304 فقرات و المدهش أن الجينات التي تحدد عدد الفقرات عندي و عندها متشابهة |