Binaya giren ve binadan çıkan tüm aramaları kontrol edebilirsin yani. | Open Subtitles | إذاً هل يمكنك التحكّم بالمكالمات.. التي تدخل و تخرج من المبني. |
Karaciğer, vücuda giren maddelerin parçalanmasını kolaylaştıran enzimler üretir. | TED | ينتج الكبد إنزيمات، جزيئات تسهل تحليل المواد التي تدخل الجسم. |
Şehre giren her kervan dikkatle incelenmeli. | Open Subtitles | كل القوافل التي تدخل المدينة يجب أن تراقب |
Bu sistemlere giriş yapan IP adreslerini gerçek zamanlı olarak istiyorum ve dışarıdan erişen herkesin anında bildirilmesini istiyorum. | Open Subtitles | أريد العناوين الألكترونية التي تدخل على هذه الأنظمة مسجلة في نفس الوقت، وأي مراسم مجهولة تعرف في الحال |
Siz Amerikalılara şu an bu büyük ülkenin kalbine, yani Mississippi nehrine giriş yapan USS Nathan James gemisinden sesleniyorum. | Open Subtitles | أخاطب جميع الأميركيين "من السفينة البحرية الحربية "ناثان جيمس التي تدخل الآن في صميم هذه الأمة العظيمة |
Kapından giren örnekleri gördüm. | Open Subtitles | حسنا، لقد رأيت النماذج التي تدخل من بابك. |
Hırsızların haricinde eve bu şekilde giren tek kişidir. | Open Subtitles | باستثناء اللصوص، هي الوحيدة التي تدخل بهذه الطريقة. |
Vücuda giren kurşunlar normalde de böyle mi görünür? | Open Subtitles | أهكذا تبدو الرصاصات التي تدخل في الناس عادةً ؟ |
Etrafınızdaki havada bulunan en önemli kirleticileri gözlemleyen küçücük sensörlerden yapılmıştır, nitrojen oksitleri, arabalardaki egzoz gazları ya da kan dolaşımınıza giren ve felç ile kalp sorunlarına neden olan parçacıklı maddeler gibi. | TED | إنّه مجهز بمستشعرات صغيرة ترصد أهم الملوثات الرئيسية في الهواء المحيط بك، مثل أوكسيدات النيتروجين، الغاز المنبعث من عادم السيارات، أو الدقائق التي تدخل مجرى دمك وتسبّب نوبات وعلل في القلب. |
dünyamız, her yıl yörüngemize giren asteroidlerin sürekli saldırısı altında. | Open Subtitles | من الكويكبات التي تدخل مدارنا كل عام |
- giren her aracı inceliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتفقّدون السيارات التي تدخل |
Bu taraftan giren tek kişidir. | Open Subtitles | هي الوحيدة التي تدخل بهذه الطريقة. |
O üçgene giren gemiler asla dışarı çıkamaz. | Open Subtitles | وأنا أعلم بالسفن التي تدخل المثلث، فهى لا تخرج بالضرورة... |
Daha ileri bir gelişme, iris denilen, göze giren ışık miktarını kontrol eden renkli bir halkayı ve sklera denilen, gözün yapısını koruyan, sağlam, beyaz, dış bir tabakayı ve koruyucu ince örtü salgılayan göz yaşı bezlerini içerecekti; | TED | ومزيد من التحسينات تشمل حلقة ملونة، تسمى القزحية، التي تتحكم في كمية الضوء التي تدخل العين، وطبقة خارجية بيضاء متينة، المعروفة باسم الصُّلبَة، للحفاظ على بنيتها، والغدد المسيلة للدموع التي تفرز طبقة واقية. |
Bu konuşmanın büyük bir kısmını oluşturan ABD'ye giren uyuşturuculara bakarsanız bu uyuşturucuların büyük bir çoğunluğu limanlardan ve diğer giriş noktalarından giriyor, sınırdan geçen insanların sırt çantalarından değil. | TED | وإذا نظرنا إلى المخدرات التي تدخل الولايات المتحدة والتي مثلت جزءًا كبيرًا من هذا الحديث؛ فإن الغالبية العظمى من هذه المخدرات تدخل من موانئنا ومن بعض المنافذ الأخرى وليس في حقائب ظهر يحملها أشخاص يعبرون الحدود. |
Buna yaraya giren mikroplar neden olur. | Open Subtitles | التي تدخل الجرح |
İçeri giren Nina'yı karşılamaya koşar Ve sonra tutkuyla: | Open Subtitles | ثم يهرع لملاقاة (نينا) التي تدخل وإذ يعتريه الشغف: |