Bunun arkasında, kuğunun hikayesindeki gibi, milyonlarca yapılması güç olan şeyler var. | TED | اسفل هذه .. كقصة البجعة التي فيها مليون أمر صعب يجب القيام به |
Afganistan gibi savaş halinde olan birçok ülke var. | TED | هناك الكثير من البلدان التي فيها حروب مثل أفغانستان. |
İşte bu hem yiyeceklerimizle hem de şehirlerimizle olan ilişkimizin ne kadar değiştiğini gösteren andır. | TED | و هذه هي اللحظة التي فيها علاقتنا بالغذاء و المدن معاً قد تغيرت. |
New York'ta Chechen maçını verebilen uydusu olan çok sayıda bar yok. | Open Subtitles | ليس هناك العديد من المشارب في نيويورك التي فيها يبث فيها الدوري الشيشاني |
New York'ta Chechen maçını verebilen uydusu olan çok sayıda bar yok. | Open Subtitles | ليس هناك العديد من المشارب في نيويورك التي فيها يبث فيها الدوري الشيشاني |
Tek sorun şu ki düzgün laboratuarları olan yerde polio olmaz. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة هي أن الأماكن التي فيها مختبرات مناسبة ليس فيها حالات شلل أطفال |
Hani şu fıskiye havuzunda güreşen kızlar olan.. Bilmiyorum, Mr. Crumb. | Open Subtitles | احضري الشخص الذي يقوم بالأضواء الكاشفة التي فيها الفتيات تتشاجر في النافورة |
Tahtın yasal varisi olan yeğeninizi kaybettiğinizi bir düşünün tam da karınızın size bir evlat bahşettiği gece. | Open Subtitles | تخيل ، فقدانك لابن أخيك الوريث الشرعي للعرش في نفس الليلة التي فيها تنجب لك زوجتك ابناً |
Bilirsin işte içinde krema olan çikolatalı kekler. | Open Subtitles | نعم، تَعرِف فَطائِر الشوكولا تِلك، التي فيها كريما مِنَ الداخِل |
Avrupa hala milyonlarca insanın hayatını kaybettiği tüm savaşları sona erdirecek olan savaşın yaralarını sarıyordu. | Open Subtitles | أوروبا لا تزال تتعافى من الحرب لإنهاء كل الحروب التي فيها الملايين من الرجال فقدوا حياتهم. |
Çatıda bahçesi olan daireye taşınan siz misiniz? | Open Subtitles | أجل. مهلًا هل ستنتقل للعيش في تلك الشقة التي فيها حديقة في السقف؟ |
Biraz araştırma yaptım ve yaban kazı olan başlıca limanların... | Open Subtitles | لقد قمت ببعض الأبحاث وأغلب الموانئ الرئيسة في العالم التي فيها إوز هي في أمريكا الجنوبية |
Yani hayat içinde zamanla olan şey şu: Bu yeni fikirleri, bu yeni ihlalleri üretme yolları artıyor. Ve gerçek hileler bir nevi keşfetmeyi keşfettiğiniz yollardır. | TED | إذاً ما يحدث عبر الزمن في الحياة هو أن الطرق التي نولّد عبرها هذه الأفكار، هذه الإختراقات الجديدة، تزداد. وأن الحيل الحقيقية هي الطرق التي فيها نقوم بإستكشاف طريقة الإستكشاف. |
Piyasadaki örneklerinde ışığı yayan az miktarda diyotlara ve düşük çözünürlüğe sahip olan örnekler görüyoruz. Hiçbir şey olmamasındansa bunların olması iyi. | TED | وهكذا عندما ترى في السوق هذه الاجهزة التي فيها الضوء قليل الانبعاث ودقتها قليلة جداً فجميل انها موجودة فهي افضل من لا شئ |
"Normal" bahçesinde gömülü olarak 93'ten beri kayıp olan 6 kızın cesedi bulundu. | Open Subtitles | ... دفن في هذه الحديقه العاديه ... التي فيها جثث 6 فتيات ... كانوا مفقودين منذُ 1993 |