Editörlerden oluşan takımımız..., ...erkeklerin hak ettiği mutluluğa ulaşabilmesini kendilerine amaç edindiler. | Open Subtitles | فريقنا يتكون من المحررين هدفهم الوحيد إيصالك ،للسعادة التي يستحقها كل الرجال |
Geri dönüp ona hak ettiği hayatı vereceğim, zorla yaşadığı hayat değil. | Open Subtitles | وأنا سوف أعود وأمنحه الحياة التي يستحقها ليس الحياة التي أُجبر عليها |
Bu onu hak ettiği yere taşır. | Open Subtitles | سيضعه هذا حيث يجب ان يكون يجني الاموال التي يستحقها |
Kardeşine hak ettiği huzuru vermenin zamanı geldi. | Open Subtitles | حان الوقت الذي تعطي فيه أخوك الراحة التي يستحقها |
Bu onun inşa ettiği hayat değil, layık olduğu da değil. | Open Subtitles | هذه ليست الحياة التي بناها . . الحياة التي يستحقها . |
hak ettiği ilgiyi gördüğüne tatmin olana kadar ona sırtımı çevirmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أتخلى عنّه إلا إذا تأكدّتُ أنّه سيكون بمكانٍ آمن حيث يتلقى العناية التي يستحقها |
İşe yarayacak bir yöntem bulacak ona hak ettiği tedaviyi sunacak başka bir yere gidebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك أن تذهب لمكان سيجد طريقة تنفع معه، لمكان سيعطيه الرعاية التي يستحقها. |
Beni bu şerefsizin hak ettiği adaleti görmesinden daha mutlu edecek bir şey yok. | Open Subtitles | لاشيء سيجعلني سعيدًا أكثر من رؤيتي لـ هذا الأحمق وهو ينال العدالة التي يستحقها |
Şeytan'ın ona bunu yapmasını söylediğini iddia etmiş çünkü hak ettiği bakire gelin o değilmiş. | Open Subtitles | وادعى أن الشيطان أمره بذلك لأنها لم تبدو العذراء التي يستحقها |
Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız ve her hasta hak ettiği tedaviyi alana kadar durmayacağız. | Open Subtitles | وسوف نضغط بأفضل ما يمكن ولن نتوقف حتى آخر مريض يحصل على الرعاية التي يستحقها |
hak ettiği gibi adaletin yerini bulmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد له للحصول على العدالة التي يستحقها. |
Bu yüzden devreye girdik ve ona hak ettiği gibi bir parti hazırladık. | Open Subtitles | لذا تصرفنا وأقمنا له الحفلة التي يستحقها |
Ben sadece oğlumu korumaya çalışıyorum ve ona güzel, - Onun hak ettiği partiyi. - TODD: | Open Subtitles | أنا أحاول حماية ابني وإعطاءه الحفلة اللطيفة الآمنة التي يستحقها. |
Ona şövalyeliği ve hak ettiği unvanı verin. | Open Subtitles | امنحه لقب الفارس والرتبة التي يستحقها |
Bay Galliver'ın hak ettiği adaletle yüzleşememesi utanç verici. | Open Subtitles | لم يستطع مواجهة العدالة التي يستحقها |
Babalık'a hak ettiği gösterişli cenazeyi veremeyecek olman çok yazık. | Open Subtitles | من المؤسف أنك لا تستطيع إقامة الجنازة التي يستحقها"بوب". |
Tommy Lascelles hak ettiği emekliliğini yaşamak için yakında buradan ayrılacak. | Open Subtitles | بأن "تومي لاسيلز" سيغادرنا قريباً ليبدأ رحلة تقاعده التي يستحقها. |
"İspanyol asıllı kokain satıcısı hak ettiği mermiyi yediğinde farklı bir ağzına alma şekli için dizlerinin üzerindeydi." | Open Subtitles | "كان تاجر المخدرات الإسباني على وشك أن يمارس الجنس الفموي مرة أخرى عندما أخيراً أخذ الرصاصة التي يستحقها." |
Her kişinin hak ettiği hükümeti aldığını unutmayın!" İğneli bir sözün ihanet teşkil ettiği bir zamanda bu dilin eşi benzeri görülmemişti. | TED | لا تنسوا أن كل شعب يحصل على الحكومة التي يستحقها! ". في وقت كان فيه تعليق ساخر يعتبر خيانة، كانت هدذه اللغة غير مسبوقة. |
Sonra da hak ettiği cezayı tatlıyla birlikte yutacak. | Open Subtitles | ثم سينال التحلية التي يستحقها |