Veterineri arayın. buzdolabının üzerinde numarası var. Birazdan orada olacağımı söyle! | Open Subtitles | اتصلوا بالطبيب البيطري، الرقم على الثلاجة اخبروه أنني في طريقي إليه |
Tıpkı elektrik kesilene kadar Buzdolabı sesinin nasıl sinir bozucu olduğunu bilmememiz gibi. | TED | فالأمر يشبه أن ينقطع التيار الكهربائي لتعلم كم كان مزعجًا صوت الثلاجة لديك. |
Şimdi,kim kusmadan en uzun süre dayanırsa... Dolapta kalan son parça pastayı alacak. | Open Subtitles | الآن من يشرب ويبقى لأطول وقت يأخذ آخر قطعة من الفطيرة في الثلاجة |
Demek istediğim sen burada çalışırken, bebek de buzdolabını babası zannediyor. | Open Subtitles | أعني، أنت هنا في العمل، والطفلة تعتقد أن الثلاجة هي والدها |
buzdolabından alınan bir dal tüm ailenin yemesi için getiriliyor. | Open Subtitles | فرع من الثلاجة يتم سحبه للمنتجع وذلك لتغذية العائلة بالكامل |
Dondurucu gönderilen kadın bir polisle konuştuğunu söylemişti. | Open Subtitles | هل تُريد القدوم؟ المرأة التي تسلّمت الثلاجة أخبرتنا أنّها تحدّثت مع شرطي. |
Mutfağa giren birisi var mıydı? buzdolabının etrafında dolaşan oldu mu? | Open Subtitles | هل كان هناك أي أحد في المطبخ، بالقرب من الثلاجة ؟ |
O zaman eve geldiğinde muhtemelen buzdolabının önünde uyuyakalmış olurum. Hoşçakal. | Open Subtitles | حسناً ، قد تجديني نائم أمام الثلاجة عندما تعودين ، وداعاً |
Pekâlâ, şu buzdolabının arkasına gidelim yangını ne veya kim başlatmış bakalım. | Open Subtitles | حسنا ، لنبحث خلف الثلاجة ونرى من أو ما سبب هذا الحريق |
Tamam, Buzdolabı yağmalarım, herşeye nane olurum, biraz kıyafet denerim. | Open Subtitles | حسنا،أنا سوف أغزو على الثلاجة أتحرى المكان، أجرب بعض الملابس |
Ve Buzdolabı açılıp da içinden milyonlarca seküler genç ayaklanıp bir şeyleri değiştirmek için ortaya çıkınca herkes şaşırdı. | TED | و كان الكل مندهشا عندما تم فتح الثلاجة و خرج ملايين الشباب ، بالتحديد شباب علمانيون لعمل التغيير. |
Orijinal ekmek kutusundan daha büyük birşeyler yapmamız gerekiyordu, daha çok mini Buzdolabı gibi bir şey, ama yine de bir kamyonet kadar büyük yapmayacaktık. | TED | أنه علينا أن نبني شيئا أكبر من صندوق الخبز الحقيقي، بحجم الثلاجة الصغيرة، ولكن ليس بحجم شاحنة بيك آب. |
Yani Dolapta olanı yemek, her akşam yatağında uyumak filan? | Open Subtitles | تعرفين, اكل ما في الثلاجة انام في سريرك كل ليلة؟ |
Dolapta biraz yemek artığı var, ama ne olduklarını bilmiyorum. | Open Subtitles | هناك بعض الأكل البايت في الثلاجة لكن لا أعرف ماهو |
Ama kadınlar yine de her gün alışverişe çıkmak durumundaydılar ama çıkmadılar, çünkü elektrik bize buzdolabını getirdi. | TED | ولكن كان لا يزال على النساء التسوق كل يوم, ولكن لم يكن عليهم فعل ذلك, لأن الكهرباء جلبت لنا الثلاجة الكهربائية. |
Sonra buzdolabını açıyoruz. Ve ne yiyeceğimize karar verdiğimizi sanıyoruz. | TED | ونفتح الثلاجة. ونشعر بأننا قررنا ما نأكله. |
Yemin ederim buradaki her şeye baktım... ..ve koku buzdolabından gelmiyor. | Open Subtitles | أقسم اني فتشت كل الاشياء هنا والرائحة الكريهة ليست من الثلاجة |
buzdolabının arkasında bir tüp sıvı nitrojen olmalı Dondurucu için ben oraya gideceğim. | Open Subtitles | خلف الثلاجة يجب أن يكون هناك صندوق للنيتروجين السائل من أجل المجمد |
Biraz kırmızımız var ve dolaptan biraz beyaz daha alabilirim. | Open Subtitles | نعم لدينا نبيذ أحمر، ويمكنني جلب نبيذ أبيض من الثلاجة |
Ya da ilacınızı buz dolabınıza değil de, cüzdanınıza koyabilirsiniz. | TED | أو يمكنكم وضع الأدوية في محفظة نقودكم بدل الثلاجة. |
Şimdi izin verirsen, kafamı buzluğa sokacağım. | Open Subtitles | الآن، إذا كنت سوف عفوا، أنا ببساطة يجب التمسك رأسي في الثلاجة. |
Denize defnetme konusunda kararsız olduğun için Hamsterını iki ay boyunca buzlukta beklettin. | Open Subtitles | تركت حيوان الهامستر في الثلاجة لشهرين وأنت تتمتم وتتلعثم ليتناسب دفنه في البحر |
Bu cesetleri kimin dondurucuya koyduğunu ve nereye gittiklerini söyleyeceklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | لن تٌخبرنا من وضع هذه الأجساد في الثلاجة وإلى أين ذهبوا |
Doktor ziyaretlerinin yanısıra Maw Maw dengeli bir diet yapabilsin diye dolabı her çeşit meyve ve sebzeyle doldurduk. | Open Subtitles | لذا من اجل زيارة الطبيب فقط ملأنا الثلاجة بكل انواع الفاكهة والخضروات حتى تحصل ماو ماو على حمية متوانه |
Ben de gecenin bir yarısı süt içmek için kalktım ve Dolaba gittim. | Open Subtitles | لذلك نهضت في منتصف الليل لاحصل على كوب من الحليب وذهبت إلى الثلاجة |
Bir sonraki toplantıda anneni parçalayıp derin Dondurucuda sakladığını söyleyecek olsan sen de ünlü olursun. | Open Subtitles | إذا أخبرت رجل واحد في الاجتماع القادم أن يحتفظ بأمك مقطعه في الثلاجة ستكون عندك سمعة أيضا |
Sadece yumurta ve avokado, ve buzdolabındaki peynir ne peyniriyse o. | Open Subtitles | مجرد بيض و أفاكادو و ما تبقى من الجبن في الثلاجة |