Belki de önünüzde oturan kızla yatmak için ölüp bitiyorsunuzdur. | Open Subtitles | لربما تتوق إلى إقامة علاقةٍ مع الفتاة الجالسة أمامكَ ؟ |
Belki de önünüzde oturan kızla yatmak için ölüp bitiyorsunuzdur. | Open Subtitles | لربما تتوق إلى إقامة علاقةٍ مع الفتاة الجالسة أمامكَ ؟ |
Bu çalışmanın detaylarına baktığınızda, sol üst köşedeki adamın, yanında oturan kadının, babası olduğunu görebilirsiniz. | TED | لذا عندما تنظرون إلى تفاصيل هذا العمل، سترون أن الرجل الذي في أعلى الجهة اليسرى هو والد المرأة الجالسة بجانبه. |
Şu ilerde oturan gri elbiseli kızı görüyor musun? | Open Subtitles | آخر مرّة هل ترى تلك البنت الجالسة هناك ذات الفستان الرمادى؟ |
Şurada oturan bayan. Tablodaki kadın kim? | Open Subtitles | تلك السيدة الجالسة هناك , من السيدة التى تنظر إليها فى اللوحة ؟ |
Savunma masasnn arkasnda oturan Bayan Manion'a bakar msnz? | Open Subtitles | اتَلقي نظرة على السّيدةِ مانيون الجالسة هناك وراء منضدةَ الدفاعَ؟ |
Şurada oturan ve yanında avukatı olmayan kadın, benim annem. | Open Subtitles | تلك المرأة الجالسة هناك , وحيدة من دون محامي , هي أمي |
Lanet olası mikserin önünde oturan bizim ses mühendisimiz. | Open Subtitles | الجالسة أمام المسجلة اللعينة تكون مهندستنا |
Yere oturup koltukta oturan anneme bakmaya başladı. | Open Subtitles | و تدخل لمنزلنا مباشرةً، و تجلس على الأرض، و تنظر لأمي الجالسة على الأريكة. |
Sağımda oturan hanıma özür borçluyum. | Open Subtitles | أظنّ أنّني أدين باعتذار للمرأة الجالسة إلى يميني |
Koltuğumda oturan ve parmağına alyansını takan hatunun çaresine bakarsan sonra konuşuruz. | Open Subtitles | حل مسألة الفتاة الجالسة على أريكتي مرتديةً خاتم زواجك وعندها سنتكلم |
Koltuğumda oturan ve parmağına alyansını takan hatunun çaresine bakarsan sonra konuşuruz. | Open Subtitles | اترك تلك الفتاة الجالسة على اريكتي ترتدي خاتم زفافك وعندها سنتحدث |
Haber odasının arkasında oturan kız kim? | Open Subtitles | من هي تلك الفتاة الجالسة خلف غرفة الأخبار؟ |
Bu yüzden özellikle kilise korosuna, yiyecek ikram edenlere ve önümde oturan bu iyi insanlara tesekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | لذا, أود بشكل خاص أن أشكر الكورس و متعهدي الأغذية، و كل الناس اللطيفة الجالسة أمامي |
Yanında oturan arkadaşının babası da büyük bir şirketin yöneticisi. | Open Subtitles | وصديقتها الجالسة بجوارها والدها يدير شركة كبيرة أيضاً |
Yanımda oturan yaşlı hanımdan uyku hapları aldım. | Open Subtitles | استعرت بعض الحبوب المنومة من السيدة العجوز اللطيفة الجالسة بجواري |
Bu sandalyede oturan manyak kadını görüyor musun? | Open Subtitles | والآن، أترى تلك المرأة المجنونة الجالسة على هذا الكرسي؟ |
CA: Görüyorsun. Şurada arkada oturan bayandan bir istek. | TED | كريس انديرسون : انك تختلس النظر. يجب عليك ان-- هذا الطلب من السيدة الجالسة في الخلف. |
Bu Elizabeth. Orada oturan Mary. | Open Subtitles | واليزابيث, وهذه مارى الجالسة هناك |
Karşınızda oturan kişi bunları yapmadı. | Open Subtitles | إن الجالسة أمامكم لم تفعل هذه الأمور |