Daha çok yerde oturan yaşlı zavallılar gibiyiz, belki de. | Open Subtitles | لربما في وصف أدق إننا أشبه بالفاشلين الجالسين على الدرج |
Bu masada oturan hiç kimsenin, bu silah seslerini duyduğunda, | Open Subtitles | و لا أعتقد أن شخصاً من الجالسين حول هذه المائده يستطيع أن يقول أنها لم تفعل |
Bu masanın etrafında oturan yeni dostlarıma bakınca yeni bir çağın başlangıcını görüyorum. | Open Subtitles | وأنا أنظر للرجال الجالسين على هذه المنضدة أرى بداية عهد جديد |
Tatlım, bu masadaki insanların yarısının penisi var. | Open Subtitles | عزيزى, نصف الجالسين على هذه المنضدة عندهم اعضاء ذكورة. |
Tatlım, bu masadaki insanların yarısının penisi var. | Open Subtitles | عزيزى, نصف الجالسين على هذه المنضدة عندهم اعضاء ذكورة. |
Sen ya da masada oturan o bir boka yaramayan öteki sersemler... kıçınızı kaldırıp buraya gelerek... beni kurtarsanız iyi edersiniz. | Open Subtitles | انت او اي احد من الهزيلين الهرمين الجالسين على طاولتي يستحسن ان تلبسوا كيساً للبول |
- Tabii. Pekâlâ, etrafınızda oturan Rob ile tartışmaya girmiş olabilecek kişileri araştırmamız gerekecek. | Open Subtitles | حسناً, سوف نستدعي بعض من الناس الجالسين حولكما |
Kıdem olarak burada oturan herkes eski nesilden. | Open Subtitles | أما بالنسبة للأسبقية كل الجالسين هنا هم الجيل الأكبر |
Şu bankta oturan elemanlara ne dersin? | Open Subtitles | ماذا بشان هؤلاء الشباب الجالسين على المقعدُ هناك؟ |
Dışarıda oturan o insanlar mı senin suçunu örtbas edecek? | Open Subtitles | وهؤلاء الناس الجالسين بالخارج سيدفنون جريمتك |
Çünkü burada oturan herkes de değişti. "Her hayat değerlidir." | Open Subtitles | لأن كلّ الجالسين هنا تغيّروا، إن كل الحيوات غالية. |
Şu insanları, oturan güzel insanları görüyor musun? | Open Subtitles | جميع هؤلاء الناس الطيبين الجالسين في الأرجاء؟ |
Yanınızda oturan birini seçmenizi istiyorum ve ben başla dediğimde, komşunuzu çizmeniz için 30 saniyeniz var, tamam mı? | TED | أريد منكم أن تختاروا أحد الأشخاص الجالسين بجانبكم و عندما أقول -إبدأوا- لديكم ٣٠ ثانية لرسم جاركم. |
Burda oturan bay ve bayanları görüyorsun onlar tüm kitapları okudu. | Open Subtitles | هل ترين السادة والسيدات الجالسين هنا ... ... لقد قرأوا كل الكتب |
Sen bölmeden önce Berlin'den buraya gelen ve arkanda oturan iki beyefendiyi özel olarak görmek istemiştim . | Open Subtitles | أود رؤية الرجلين الجالسين خلفك من قدموا عبر الطائرة من "برلين" لعقد لقاء فائق الخصوصية الذي تقاطعه الآن |
Kuzey Carolina'da restoranlarda oturan öğrencilerimize. | Open Subtitles | إلى الطلاب الجالسين على مناضد الطعام في "كارولينا" الشمالية. |
Aksine, ateistlerin, genelde, çocuklara örnek gösterilecek türden insanları olduğunu göstereceklerdir. Bir reklam ajansının, bir ürünü tavsiye ederken kullanacağı türden insanlar. Burada oturan türden insanlar. | TED | هذا فضلا على إنه.. ..سيتبين بأن الملحدين قد يكونون في كثير من الاحوال.. المثل الذي يجب أن يحتذي به أطفالهم. الصنف الذي ترغب شركات الاعلانات أن توظفهم للدعاية لمنتجاتها. الصنف من الناس الجالسين في هذا الغرفة. |
Gizli Hellsing Örgütünü basın ve yuvarlak masadaki herkesi öldürün. | Open Subtitles | القضاء على منظمة [هيلسنج] السرية وكل الجالسين حول الطاولة المستديرة. |
Bay Menken, sizi temin ederim bu masadaki hiç kimse mağazanıza girmemiştir. | Open Subtitles | آنسة منكين, أستطيع أن أؤكد لكِ بان لا أحد من الجالسين على الطاولة قد زار متجرك قطّ |
Uzun mesafe ilişkisini deneyelim dedik ama olmadı çünkü onu bu masadaki biriyle aldattım. | Open Subtitles | حاولنا ان نتوآعد عن بعد لكن الأمر لم يفلح لأني خنتها مع أحد الجالسين في هاته الطاولة |
Bir dedektif için bu masadaki birisnin biraz kıskanç olduğunu çözmek hiç de zor değil. | Open Subtitles | لا أحتاج لأن أكون محققاً لأعرف أن أحد الجالسين هنا غيور |