ويكيبيديا

    "الجفاف" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • kuraklık
        
    • kurak
        
    • kuru
        
    • susuzluk
        
    • Susuz
        
    • susuzluktan
        
    • su
        
    • kuraklıktan
        
    • kuraklığa
        
    • kuraklığı
        
    • kuraklıkla
        
    • kuruyan
        
    • kuraklıkta
        
    • sıvı
        
    • kuruyor
        
    kuraklık, bu küçük köyü yoksulluğa sürüklüyor ve açlığın kıyısına. TED الجفاف دفع بالقرية الصّغيرة نحو الفقر و على شفا المجاعة.
    Yüz binlerce mülteci kuraklık ve kıtlıktan kaçıp, Avrupa'ya doğru ilerliyor. Open Subtitles مئات الآلاف من النازحين يتدفقون نحو أوروبا فراراً من الجفاف والمجاعة
    Yağmur mevsiminden kurak mevsime önemli bir geçiş başlamak üzere. TED إذ سيحدث التحول الكبير من موسم الأمطار إلى موسم الجفاف.
    kuru sezonda neredeyse yok oluyor. Çünkü sivrisineklerin üreyecekleri bir yer yok. TED إنه تقريبا يختفي في موسم الجفاف. لا يوجد مكان يتكاثر فيه الناموس.
    Temel kuralı bilirsin: susuzluk askerin en kötü düşmanıdır. Open Subtitles تعرف ما يقال في التدريب الأساسي الجفاف هو أسوأ أعداء الجندي
    Susuz beyinde artan antidiüretik hormonun aksine, aşırı nemli beyin, suyu kana karıştırmak için yavaşlar, ya da durabilir. TED عندما يصل الجفاف الى الدماغ يفرز هرمون منع ادرار البول كثرة المياه قد تبطئ عمل الدماغ او توقفه مفرزاً
    Zavallı, güç bela kendini bir hücreye atmış. susuzluktan bayılmış olmalı. Open Subtitles المسكينة كافحت لتدخل بزنزانة، لا بدّ وأنها فقدت الوعي بسبب الجفاف
    Muhtemelen su kaybının getirdiği istemsiz bir kas spazmı alma hareketi sürecinde. Open Subtitles ربما يكون تشنج العضلات اللاإرادي الناجمة عن الجفاف. مسار العمل على اتخاذ.
    Ondan önce korkunç bir kuraklık ve kötü mahsul oldu. Open Subtitles كنا نعاني قبل ذلك من الجفاف ومواسم من المحصول السيء
    Yağmur sularını topladığımız için, 4 yıllık kuraklık olsa bile hala yeterli içme suyumuz olacak. TED لو صادفنا أربعة سنوات من الجفاف سيظل الماء متوفر عندنا في الحرم لأننا نجمع ماء المطر
    Bu üç farklı resim gezegenin çok farklı yerlerinden alındı. Ancak hepsi de aynı kuraklık faciasından bahsediyor. TED التقطت هذه الصور الثلاثة من مناطق مختلفة على الكوكب، لكن تعود جميعها لنفس الجفاف الكارثي.
    Ve kuraklık ve sellerin artan yoğunluğu Dünya'nın tahıl ambarlarını şiddetle etkileyecek, büyük açlıklara ve ekonomik çöküşe neden olacak. TED وزيادة شدة الجفاف والفيضانات سيؤثر بشدة على سلة خبز العالم، مسببا مجاعات هائلة وتراجعا اقتصاديا.
    Örneğin, 2010'daki kuraklık sonrası ölen ağaçlar kırmızı ile gösterilmiştir. TED على سبيل المثال، هذه هى كل الاشجار الميتة والتي باللون الأحمر والتي ماتت بعد الجفاف في عام 2010.
    kurak mevsimde, her dört günde bir, dört saat suyumuz olurdu. TED خلال موسم الجفاف ، كان لدينا أربع ساعات للشرب كل أربعة أيام.
    Çok kurak koşullarda hiç açılmadılar. TED وهي لم تنشط سابقا في ظروف الجفاف المفرطة.
    O bir sanatçı. kuru çürük var diyorsa, kuru çürük var birader. Open Subtitles إنه فنان و إذا قال يوجد عفن الجفاف فكلامه صحيح, يا أخى
    Kırsal bölgede savaşırken, en büyük tehdit genellikle görmediklerinizdir, ...susuzluk, Open Subtitles عند القتال فى البرية.. اكبر التهديدات يكون غالباً اشياء لا تراها.. الجفاف..
    Bekar olsaydım, bir yabancının çekyatında Susuz ve simle kaplı halde sızmış olurdum. Open Subtitles إذا كنت عازبة، لكنت مررت بشخص آسيوي غريب يعاني من الجفاف ومغطى بالبريق
    - su bulamadi, koc. susuzluktan oldu. - ve biz yanlis kaldik. Open Subtitles لم يستطع الحصول على الماء مات بسبب الجفاف
    su molası, yemek molası yoktu ve aşırı su kaybı işemeyi oldukça acıverici yapıyordu. TED لم يكن هناك فترات راحة للأكل، ولا لشرب الماء، و الجفاف الشديد جعل من التبول أمرا غير منطقي جداً.
    Yemek ve dostluklar için şükürler olsun, ve bugünkü yağmur için de, belki Adam kuraklıktan şikayet etmeyi bırakır. Open Subtitles شكرا على الطعام وعلى الاصدقاء وشكراً على المطر اليوم ليتوقف آدم عن التذمر بشأن الجفاف
    Bu ikisi diğer sebze ve meyvelere göre kuraklığa en dayanıklı bitkiler, aynı zamanda, her yerel hem de uluslararası olarak değerleri çok yüksek. TED هذان النوعان هم الأكثر تحملًا لظروف الجفاف مقارنة بأنواع الفواكه والخضراوات الأخرى، وفي نفس الوقت، يعتبران محاصيل ذات قيمة عالية على المستوى المحلي والعالمي.
    2010 yılı büyük kuraklığı burada görülüyor. Kırmızı yer, Batı Avrupa büyüklüğünde bir alan. TED الجفاف الكبير الذي حدث في العام 2010 يظهر هنا باللون الأحمر يظهر منطقة تقريبا حجمها مثل حجم أوروبا الغربية
    Sıcaklıklar artıyor ve çok fazla kuraklıkla karşılaşıyoruz, tekrarlanan kuraklıklar. TED درجات الحرارة ترتفع، وما يحدث حقا هو اننا نشعر بالكثير من الجفاف، موجات متكررة من الجفاف.
    Kutularda kırışık önleyici krem, rimel, nemlendirici ruj... banyo köpüğü, çabuk kuruyan oje, hazır ağda... Open Subtitles كل علبة تحتوي على كريم ضد التجاعيد مَسْكًَََرة رموش مرطب أحمر شفاه خرز حمّامُ طلاء اضافر سريع الجفاف
    Kerabai'nin haklı bir sorusu vardı; bu kuraklıkta, bölgede büyükbaş hayvan kampı kurmaya karar verdik. TED كان لدى كيراباي سؤال منطقي، لذلك قررنا في هذا الجفاف أن نبدأ في تجميع الماشية في مخيم لهذه المنطقة.
    Emin olmak için MR çekeceğiz, ama tahminimce semptomlarınız sadece sıcağa ve sıvı eksikliğine bağlı. Open Subtitles سنجري لك رنيناً مغناطيسياً للتأكد لكني أخمن أن أعراضك سببها الجفاف والحرارة
    Çünkü alkol su kaybına neden oluyor bu yüzden ağzım kuruyor ve böylece nefesim kötü kokuyor. Open Subtitles لأن الكحوليات تسبب الجفاف والتي تسبب جفاف الفم، والذي يؤدي لرائحة الفم الكريهة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد