Yeraltı su seviyesini yükselttiler ve tuzun yüzeye çıkmasına sebep oldular. | Open Subtitles | تراكم المياه زاد من مستوى المياه الجوفية وازدادت أيضاً ملوحة التربة |
Fakat tabiat ananın yaşam kaynağı olan, gezegenimizi dolaşan Yeraltı sularının yollarına kıyasla uzay hakkında daha fazla bilgiye sahip olduğumuz ortaya çıktı. | TED | ولكن كما اتضح، نحن نعرف عن الفضاء أكثر مما نعرف عن الممرات المائية الجوفية في كوكبنا، شريان الحياة في الأرض. |
Bu, Dünya'daki tüm yaşamı sürdürebilmek için gezegenimize dağılmış nehir, göl, Yeraltı su havzaları yer altı buzları ve permafrost gibi %1'den az kısmı bırakır. | TED | ذلك يترك أقل من 1 ٪ متاحة لاستمرار الحياة على الأرض، موزعة على كوكبنا في الأنهار والبحيرات وطبقات المياه الجوفية و جليد القاع والتربة الصقيعية. |
Çoğu toprakta kalır ve yağmur yağdığında bu kimyasallar yer altı suyuna karışır. | TED | الكثير منها يبقى في التربة، وعندما تمطر، تذهب هذه الكيماويات إلى المياه الجوفية. |
Uydular ayrıca bize şunu haber veriyor; Mars’ta buzulların yanısıra büyük miktarda yer altı su kaynağı var. | TED | ولا تزال الأقمار تخبرنا بوجود كميات هائلة من المياه الجوفية على المريخ إضافة إلى الأنهار الجليدية. |
Burada, insanlar çöle yağmur yağdığı zamanlarda biriken fosil suyuna bağımlılar. | Open Subtitles | هنا الناس يعتمدون على الآبار اللتي تغذيها المياه الجوفية اللتي خزنة تحت سطح الأرض عندما كانت تتساقط الأمطار هنا |
Maalesef, mağara balıklarının doğal ortamı olan yer altı suları, aynı zamanda bizim de ana içme suyu kaynağımız. | TED | لسوء حظ الأسماك الكهفية، موطنها هو المياه الجوفية التي هي أيضاً مصدرنا الرئيسي لشرب المياه. |
Monitörler, su taşıma katmanının bir milyon hektarından fazlasında kirlenme kaydetti. | Open Subtitles | شاشاتنا سجلت تلوث في حوالي مليون فدان من المياه الجوفية |
Yani Cable Springs'in su kaynağının göbeğini deliyorlar ki oradaki ahali bu suyu kullanıyor. | Open Subtitles | لذا هم حفر خلال الطبقة الجوفية في فصولِ ربيع السلكِ، |
O Yeraltı suyuna her gün ne kadar kanalizasyon suyu karışıyor biliyor musun? | Open Subtitles | بدأت تتسرب إلى المياه الجوفية التي كل يوم؟ |
Girişi bulursan, engellerle dolu bir Yeraltı dünyasına adım atacaksın işte orda Peri'ye ulaşmadan önceki son engelle karşılaşacaksın, | Open Subtitles | اذا كنت تجد بعض ، انك ستدخل الجوفية مليءه بالعقبات ، ولكن حيثما وجدوا |
Onların Yeraltı suyu içtiklerini sanıyordum. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أن أهالي تلك المنطقة يشربون من المياه الجوفية |
Yeraltı suları doğu taraftan gelmeye devam ediyor; enkazı çökertecekler. | Open Subtitles | إذا واصلت المياه الجوفية بالتضخم، فسوف تنهار الأطلال |
Yeraltı su havzaları da kuruyor. | Open Subtitles | الطبقات الجوفية من الأرض باتت جافة من المياه |
Ağaçlar nefes aldığı Yeraltı suyunu ince bir sisle havaya salar. | Open Subtitles | الأشجار تتنفس المياه الجوفية ومن ثم تنثرها في الفضاء مشكٌلةً ظلاً من الضباب |
Sadece 6 yıl önce, buzul yer altı su havzasından hiç haberimiz yoktu. | TED | منذ ستة سنوات، لم يكن لدينا أدنى فكرة عن وجود هذه المياة الجوفية للنهر الجليدي. |
fosil suyu yerel halkın yiyeceğini temin edeceği ekinlerin çöl ortasında yetiştirilmesine olanak sağlıyor. | Open Subtitles | والمياه الجوفية هذه تساعد على إرواء هذه الصحاري لتوفير الطعام لسكان هذه المناطق |
Ancak fosil su rezervleri ciddi oranda tükendi. | Open Subtitles | ولكن مخزون المياه الجوفية قد استهلك بالكامل |
Bu beni endişelendirdi çünkü eğer atıklar yer altına sızarsa binlerce mil içindeki içme suyunu zehirler ve buralardaki bir çok insanı öldürebilir. | Open Subtitles | وهو يهمني كثيرا لأنه إذا دخل الطبقة الجوفية فيمكن أن يحطم الماء الصالح للشرب لآلاف الأمياك ويقتل جميع الناس هنا |
Su taşıma katmanına ulaşabilecek bir menzil gibi. | Open Subtitles | بمدى كهذا أنه من المؤكد يصل الى المياه الجوفية. |
Köylülercenini onun içinden kesip... su kaynağının içine attı | Open Subtitles | إستأصل القرويون الجنين و ألقوا به في عين المياه الجوفية |