Hava sıcaktı. Ciğerlerimi düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد كان الجوّ حارّا، وكنت أحرص على سلامة رئتيّ |
Bir şey söyle bana, Hava nasıl orada? | Open Subtitles | أخبرني بشيء ما, كيف الجوّ هناك بالأعلى ؟ |
Bana birşey söyle, orada Hava nasıl? | Open Subtitles | أخبرني بشيء ما, كيف الجوّ هناك بالأعلى ؟ |
Çünkü kapıyı açarlar, ardından kendini havada bulursun. | Open Subtitles | لأنّهم عندمـا يفتحون هذا البـاب، تكون أنتَ في الجوّ |
Yüksek-yüksek voltaj verilir. Atmosfer elektrikle vızıldar. | Open Subtitles | جبال التَوَتّرِ مستوى عالي الارتفاعِ الجوّ رائجُ بالكهرباءِ |
- Eğer dişlerimi fırçalayıp, bacaklarımı tıraş etsem, havayı öldürür mü? | Open Subtitles | هل سيُغيّر الجوّ ـ إن ذهبتُ لأغسل أسناني، و أحلق رجليّ؟ |
Hadi uçurtma uçuralım Çıksın yükseklere Süzülsün atmosferde | Open Subtitles | دعونا نطيّر طائرة ورقية لتحلق عاليًا في الجوّ |
Bu kadar acayip Hava benim için yeter! | Open Subtitles | يكفي هذا القدر من تغيّـر الجوّ بالنسبة لي |
Anlarsın ya, halkalarımız hasarlı ve kendin de söylediğin gibi kalkanlarımız düşük, bu da demek ki 302 iniş sahalarındaki Hava durağan değil. | Open Subtitles | ستمر ببعض المشاكل ترى , حلقاتنا متضرره و كما أشرت دروعنا منخفضه من ما يَعْني أن الجوّ في الخلجانِ الـ302 |
Tüm kara ve Hava çıkışlarının kapatılmasını istiyorum. | Open Subtitles | أُريدُ كُلّ الجوّ والأرض مخارج حدودِ قَفلتْ أسفل. |
Hava soğuk ve yerde kar var. | Open Subtitles | كان الجوّ باردًا، وكان ثمة ثلج على الأرض |
Hava uyumak için çok sıcak olduğundan, serinlemek niyetiyle dama çıktım ve uçmayı hayal ettim. | Open Subtitles | ولأن الجوّ كان شديد الحرارة لدرجة تمنعني من النوم فقد كنتُ أصعد لسطح المنزل لتبريد جسدي وأحلم بالطيران |
Nasıl Hava, duman makinesine falan mı dönüşürdü? | Open Subtitles | أحياناً هي الجوّ المَعْمُول. أوه، جوّ. الذي ذلك، مثل المُنعطف |
Eksi yükle dolmuş Hava artı yükle dolmuş havayla sürtünür ve elektriksel bir kıvılcım yaratır. | Open Subtitles | الجوّ المشحون سلباً يؤثر على الجوّ المشحون إيجاباً ويخلق شرارة كهربائية |
O gece çok sıkıntılı bir Hava vardı. | Open Subtitles | كان الجوّ حاراً ورطباً في وقتٍ متأخر من الليل |
Hava, kazak için biraz sıcak değil mi? | Open Subtitles | الجوّ ليس بارداً لترتدي كنزة ، أليس كذلك؟ |
Hava yoluyla bulaşmak, ayrım yapmadan öldürmek demek. | Open Subtitles | الانتقال عبر الجوّ يعني أنّه قاتل ذو فرصٍ متكافئة |
Kan ve barut kokusu dolu havada özel konuşmalarında Yahudilere karşı olan büyük nefretinden sık sık söz ediyordu. | Open Subtitles | في هذا الجوّ من رغبة الدمّ والدمار كان يظهر أيضاً بشكل خاص كراهيته الأبديّة لليهود |
Görünüşe göre, çocuk uçaktan atlamış, ve havada boğulmuş. | Open Subtitles | على ما يبدو، قَفزَ الطفلُ إلى الخارج طائرةِ، وهو غَرقَ في الجوّ. |
Atmosfer ölümcül bakterilerce o kadar kirlendi ki solunamaz hale geldi. | Open Subtitles | الجوّ أَصْبَحَ ملوّث جداً بالجراثيمِ... حيث لا تستطيع التنفس |
Geminin altındaki Atmosfer... ..yüksek oranda sülfür dioksit varlığına işaret ediyor. | Open Subtitles | - - الجوّ في أعقاب السفينةِ -يظهر نسبة كبير من ثاني أكسيد الكبريت السام |
Dün geceki fırtına havayı temizlemiş ve çimenler yemyeşil. | Open Subtitles | العاصفة ليلة أمس أنعشت الجوّ والعشب أخضر من أي وقت مضى |
40 saniye sonra atmosferde olacak. | Open Subtitles | سيدخل الجوّ خلال 40 ثانية |