Bana 2-parçalı spesiyal ver, sıcak sosu çok olsun... ve verebileceğin kadar kızartma. | Open Subtitles | أعطِني قطعتين من نوع فريد الكثير من الصلصة الحارة كل المشويات إجلبيها لي |
Pizza derisini haşlayacak kadar sıcak olsa da buradan mutlu ayrılacağını bilirim. | Open Subtitles | وأعلم بأنه سيغادر سعيداً حتى ولو تسببت الشريحة الحارة في سلخ جلده |
Traglara yardım etmektense, o sıcak ve kuru hücreye dönmeyi yeğlerim. | Open Subtitles | وأنا أفضل العودة الى الحجرة الحارة والجافة على أن أُساعد التراكز |
Ama her acı yiyeceğin aynı oranda acı olmadığını fark etmiş olabilirsiniz. | TED | ولكنك قد تكون لاحظت أنه ليست كل الأطعمة الحارة حارة بنفس الطريقة. |
Geçen sene zevkten dört köşeyken şimdi acı gözyaşları döküyorsun. | Open Subtitles | ذرف الدموع الحارة بمرارة بالنسبة لها متعة من العام الماضي |
Yani babam diyor ki, acılı peynirli patates kızartmanız enfesmiş. | Open Subtitles | أعني ، أبي يقول أن مقليات الجبنة الحارة لديكم رائعة |
baharatlı bir şeyler yemiş olmalıyım çünkü bebek tekmeliyor. | Open Subtitles | يجب علي ألا آكل بشكل دائم التوابل الحارة من أجل الطفل |
sıcak bir günde gerçekten uzağa koşabiliriz. | TED | يمكننا ان نجري لمسافات طويلة جدا في الايام الحارة |
Gezegenimiz, sıcak ve onları görebilmemiz için görünmez ışık saçan yıldızların aksine, gök bilimsel açıdan, oldukça soğuktur. | TED | وبعكس النجوم الحارة التي تشع ضوءًا غير مرئي لنراها، فكوكبنا بمعايير الفضاء بارد للغاية. |
Örneğin, bu bir çift gergedan, sıcak bir yaz gününde serinlemek için suya giren, Nepal'in ovalarında. | TED | وهذا، على سبيل المثال، زوج من وحيد القرن يأخذ حمام تبريد في أيام الصيف الحارة في الأراضي المنخفضة بنيبال. |
sıcak pres yaptı, soğuk pres yaptı, aspirin verdi, narkotik ağrı kesiciler, iltihap sökücüler, kortizon iğneleri verdi. | TED | عالجتني بالكمادات الحارة والكمادات الباردة وجرعة أسبرين وعقاقير مضادة للألم ومضادات التهاب وحقن الكورتيزون. |
sıcak, nemli yaz günlerinde, yerde kendimi kaydırır ve yüzümü onun tek klimasına yapıştırırdım. | TED | وفي أيام الصيف الحارة الرطبة، كنت أسرع عبر الغرفة وألصق وجهي بمكيف الهواء الوحيد عندها. |
Deniz seviyesinden 259 metre yükseklikte, sıcak, alt tropical ormanlarda görüldü. | TED | لقد تم تحديد موقعه على ارتفاع 250 مترا فوق سطح البحر في الغابات الحارة شبه المدارية. |
Yellowstone Kalderası'nın gayzerleri ve kaplıcalarının derinliklerinde dünyanın mantosundaki sıcak nokta tarafından üretilen magma ocağı yatar. | TED | عميقًا تحت الفوارات الحارة والينابيع الساخنة في كاليدرا يلوستون تتوضع حجرةً صهارية تنتج عن نقطة ساخنة في وشاح الأرض. |
40 şişe acı sosun ve buzdolabında üç kafa vardı. | Open Subtitles | لديك أربعين نوعا من الصلصة الحارة وثلاثة رؤوس في الثلاجة. |
Bu markanın çöplerinin çoğu da acı sos paketleriydi ve paketlerin birçoğu hiç açılmadan atılmıştı. | TED | أغلب قمامتها هي أكياس الصلصة الحارة. ومعظمها لم يُفتح حتى. |
Biraz acı sos alabilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا أن نحصل علي بعض الصلصة الحارة هنا؟ |
O, Madam Indira'nun evde hazırlanmış acılı Bombay sosumu? | Open Subtitles | أتلك صلصة مدام مادرز الحارة التي تصنع محلياً في بومبي ؟ |
Bürokrasi denizinde boğuşmak zorunda kalmamıza rağmen, en azından bunu baharatlı balık sarmaları sonrasında yaptık. | Open Subtitles | طالما يجب علينا خوض بحرمن الوثائق حكومية على الأقل قمنا به على لفّات سمك التونا الحارة |
Ümit vadeden takım Harvard Crimson ikinci kulvarda kürekçileri Pat McCarry, Kaptan Lisa Littlered Williams. | Open Subtitles | الوَاعِدة هارفارد كريمسون المركب في الحارة التانية ضربة مِن قِبل بات ماككاري وقائد دفّة مِن قِبل ليسا ليتلريد وليامز. |
Haydi ateşli dudak, gidelim. Sen sür, ben yolu tarif ederim. | Open Subtitles | هيا يا ذو الشفاه الحارة أنت تقود وأنا أوجهك |
Sol şeritte yasal hız sınırında gidiyordum. | Open Subtitles | كلاّ، لقد كنت أقود بالسرعة القانونية في الحارة اليسارية |
Herşey dün gece büyük bir sıcaklık düşüşü ile başladı. Termal kaynakların orada. | Open Subtitles | الأمر كله بدأ مع اخفاض حاد لدرجة الحرارة عند الينابيع الحارة |
Bir k ova sıcak su, ağız termometresi plastik eldiven, havlular, ayakkabı bağı ve biraz acı biber sosu. | Open Subtitles | أحتاج إلى جردل من الماء الساخن و ترموميتر فموي قفازى مطاطين, منشفات, رباط حذاء و بعض من صلصلة الفلفل الحارة |
Sağ şeride geçti. Sizden 300 metre uzakta. | Open Subtitles | تجاوزت للتو الحارة الأولى على بعد300 ياردة منك |
Başınız sağ olsun. | Open Subtitles | انا الدكتور فريزر كرين,تعازيي الحارة |