Gizli taş köyünden bazı shinobiler Konoha'ya gizlice girmeye çalıştı. | Open Subtitles | يبدو أن بعض الشينوبي من الحجارة المخفية حاولوا غزو كونوها |
Bu küçük taş Londra Lloyd's tarafından 20 milyon dolara sigortalandı | Open Subtitles | تلك الحجارة الصغيرة مؤمنة من قبل لورد لندن بـ 20 مليون |
Rab'in evinin camlarına taş atan bu ikisine nasıl karşılık verelim? | Open Subtitles | كيف نرد على أولئك الذين يقذفون الحجارة على نوافذ منزل الرب؟ |
Sonra en yakın ağaca koşarak dallarını kırmaya, taşlar fırlatmaya ve daha önce duymadığım küfürler savurmaya başladı. | TED | ومن ثم جرى إلى اقرب شجرة وبدأ يحطم الاغصان ويرمي الحجارة وأخذ يلعن ويعلي صوته بالسباب بطريقة لم أرها من قبل |
Ama bu binaları onlar inşa etmemişler ve bu taşları oymamışlardı. | Open Subtitles | لكن الهمج لم يصنعوا هذه المباني الهمج لا ينحتون هذه الحجارة |
taş, taşların arasında; insan da insanların arasında gizlenir. | Open Subtitles | أخفى الحجر بين الحجارة والرجل بين الرجال |
Böylece sokağa çıktım ve taş fırlatmaya başladım, taşları İsraillilerin arabalarına fırlatmam gerektiğinin farkında olmadan. | TED | فخرجت إلى الشارع وبدأت أرمي الحجارة، لم أدرك أنه كان يفترض بي رمي الحجارة على السيارات الإسرائيلية. |
Benden büyük olan erkek kardeşim, 18 yaşındayken tutuklandı ve taş atma suçlamasıyla hapse atıldı. | TED | لكن أخي، والذي كان يكبرني سنًا، اعتقل عندما كان عمره ١٨ سنة، وأُخذ إلى السجن بتهمة رمي الحجارة. |
Bu taş ustalarıyla taşları kesip hastane duvarı yaptık. | TED | عملنا مع عمّال البناء كي يقطعوا الحجارة وشكلناها حتى أصبحت جداراً للمستشفى |
Öfke ise çetenin silahlarını, taş ve bıçakları yönlendiriyor. | TED | ويستخدم الغضب سلاح الغوغاء ببراعة: الحجارة والسكين. |
Sınır Devriyesindeki polislerin duvardan ateş açması Meksika tarafından taş atan insanları öldürdü. | TED | أطلق عملاء بوردر باترول النيران عبر الجدار، مما أدى إلى مقتل قاذفي الحجارة على الجانب المكسيكي. |
Kazdıkça dubaların üzerine taş katmanları yerleştirdiler. | TED | قاموا بوضع طبقات من الحجارة فوق القيسونة أثناء الحفر |
Yaklaştığımız zaman bölgedeki yüzlerce sinirli kişi bizim aracımıza saldırdılar ve taş attılar. | TED | عند إقترابنا ، هاجمت جموع غاضبة شاحناتنا والقى عليهم الحجارة ، من قبل مئات من الأشخاص من كل المكان. |
Sökülme nedir? Bu yolda görüyorsunuz ki yüzeydeki taşlar açığa çıkmış. | TED | ما هو التطاير؟ يمكن أن نلاحظ في هذا الطريق تفكك الحجارة الموجودة على السطح |
Bu bir gözenekli asfalt, dediğim gibi, taşlar arasında küçük bir miktarda bağlayıcı madde var. | TED | إنه إسفلت مسامي، كما قلت، و بالتالي سيتواجد فقط كمية صغيرة من الإسمنت بين الحجارة |
Şu taşları piyasa değerinde alıp, bu buluşmayı da daha sonra yapacağım. | Open Subtitles | شراء تلك الحجارة في القيمة السوقية ويستمر هذا الاجتماع في وقت لاحق. |
İrlandalı dev, denize çok sayıda kaya fırlatarak İskoçya kıyısına köprü görevi görecek olan taşları yarattı. | TED | فألقى العملاق الإيرلندي ما يكفي من الصخور في البحر ليصنع جسراً من الحجارة يصل للساحل الاسكتلندي. |
taşların üstüne birçok çizgi ve noktalar oyulmuş. | Open Subtitles | الحفر على الحجارة يتضمن العديد من الخطوط والنقاط |
En eski olanlar taştan yapılmış, çünkü çok dayanıklı bir materyal. | TED | الأقدم منها كان من الحجارة لأنها مادة متينة جداً، |
Eve attığın taşı görmezden geleceğim, ...çünkü yaptığın dans çok eğlenceliydi. | Open Subtitles | لن أنسى رميتك لهذه الحجارة و لكن رقصتك كان مضحكة للغاية |
Eskiden Sikander'in taşa kazıttığı bu sembolü sadece en yüksek rahip biliyormuş. | Open Subtitles | أعلى كاهن فقط يعرف عن هذه الإشارة وضعها إسكندر فى الحجارة منذ عهد بعيد |
Sarmak için yardım et. Deliği doldur. Doldurabildiğin kadar kaya ile. | Open Subtitles | ساعدنى فى إلتقاط هذه و جمع كل ما يمكنك من الحجارة |
Neredeyse Michelangelo tarafından tasarlanan ve Coliseum'dan çalınan taşlardan inşa edilen Piazza Farnese'ye köşeden çarpacağız. | TED | كدنا تقريبا نصطدم بحافه قصر فارنيز، الذي صممه مايكل أنجلو، وبُني من الحجارة المأخوذة من مدرج كلوزيوم. |
Taşlarla katedraller inşa edebilirsiniz, nasıl yapılacağını bilmeniz yeter. | TED | يمكن بناء كاثدرائياتٍ إنطلاقاً من الحجارة, ما عليك إلا معرفة ما يُمكنها فعله. |
Zamandaki hızım sayesinde sonsuza kadar taşın içinde hapsolmaktan kurtuldum. | Open Subtitles | فقط سرعتي انقذتنى من ان ادفن تحت الحجارة |
Vardı ama Joey taşlara vurmanın eğlenceli olacağını düşününce... | Open Subtitles | كنت لكن جوي ظن انه من الممتع ضرب الحجارة |
Vites bağlantısı da çakılla, taşla çamur ve yağmurla tıkanmış. | Open Subtitles | وعلبة التروس تعطلت بسبب الحجارة والحصى والطين والمطر وفقدت نصف الغيارات |
Çocuklar temel için taşlar getiriyor. kadınlar tuğla üretimi için su getiriyor, herkes kil zeminleri dökmek için birlikte çalışıyor. | TED | الأطفال يجلبون الحجارة للمؤسسة، النساء يجلبن الماء لصناعة الطوب، والجميع يعمل معا لقصف الأرضيات الطينية. |
Taşlayın. Önemsiz birisiymiş. | Open Subtitles | إرموا الحجارة إنّه نكرة |