ويكيبيديا

    "الحدودية" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • sınır
        
    • hudut
        
    • sınırdaki
        
    Başkan'ın teklif ettiği sınır yasaklarının uygulanmasında ordu bir rol oynamalı mı? Open Subtitles القيود الحدودية التي يقترحها الرئيس هل سيؤدي الجيش دوراً في فرضها عموماً؟
    Birçok sabah, sınır bölgesine gidip gazetecileri almak zorunda kalıyorum. TED في الكثير من الصباحات كان علي أن أذهب إلى المنطقة الحدودية. لأحضر صحفيا واحدا.
    Bu veri Bağdat'la sınır kasabaları arasındaki ADH (Ana Destek Hattı) boyunca döşenmiş olan fiber-optik kablolar üzerinden geliyor. Open Subtitles يتم تغذيتها بالمعلورفيقي من خلال كوابل الالياف الضوئية مدفونة عبر طول الطريق الواصل من بغداد الى القرى الحدودية
    Kısa bir süre sonra sınır kasabası oluştu, burası, kuzeydekilerin sahip olmadığı her şeyi güneyde sunuyordu. Open Subtitles قريبا، المدينة الحدودية كانت ولدت تزويد كلّ شيء إلى الجنوب منّ جارهم إفى الشمال
    Gece yarısı yaklaşırken İngiliz hudut noktasında heyecan yükseliyordu. Open Subtitles بينما يدنو منتصف الليل تتصاعد حدّة الموقف عند نقطة المراقبة الحدودية البريطانية
    Öncelikli hedef sayılmaz ama İç Güvenlik Bakanlığı, dün sınırdaki eyaletleri bir terör saldırısı konusunda uyarmıştı. Open Subtitles ليس تماما جهة واحدة مستهدفة لكن وزارة الدفاع أصدرت تحذيرا من الهجمات الإرهابية للمناطق الحدودية يوم أمس
    Evet. sınır devriyesi geldi. - Bir şey yapamadım. Open Subtitles نعم ، حسناً ، ظهرت الشرطة الحدودية و لم يكن بوسعي فعل شيء
    Santör, Meksika ile sınır bariyerinin genişletilmesini destekliyor musunuz? Open Subtitles أيها السيناتور، هل تؤيد توسيع السياج الحدودية مع المكسيك؟
    sınır kasabalarında uyuşturucu ticareti vücut organları ticaretiyle birlikte gidiyor. Open Subtitles تجارة المخدرات في البلدات الحدودية فلنقل ان الامر عبارة عن متجر للقطع
    Söylediğinize göre bu sınır istasyonu çok iyi korunuyor. Kesinlikle. Open Subtitles أنت تقول بأن تلك النقطة الحدودية يقومون فيها بتفتيش كل شيء
    Diğer sınır bölgelerinin bir kaçıyla, ortak bir operasyondaydım. Open Subtitles كنت أعمل في عملية مشتركة، مع بعض المناطق الحدودية الأخرى.
    Ben Kızıl Bilge, güneydeki bir sınır köyü üzerinde çalışan zirai bir araştırmacıyım. Open Subtitles الباحثة الزراعية في إحدى القرى الحدودية للجنوب
    Dışişleri Bakanlığı sınır bölgesinde yaptıklarımızı hiçbir zaman onaylamadı. Open Subtitles وزارة الخارجية لم يرق لها أبدًا ما نفعله على المناطق الحدودية
    sınır bölgesindeki hava aracı saldırıları. Open Subtitles إنها هجمات الطائرة الآلية على المناطق الحدودية
    Savaş alanına atılıyor. 2066 yılındaki sınır savaşlarında kullanılmıştı. Open Subtitles انه سم لساحات القتال استخدم في في الحروب الحدودية عام 2066
    Bu soğuk hava cephesi sınır bölgesine orta şiddette fırtına ve kar yağışı getirecek. Open Subtitles وهذه الجبهة الباردة جلب عاصفة معتدلة وتساقط الثلوج الثقيلة في المنطقة الحدودية.
    sınır bölgesindeki köylerimizi yağmalıyorlar. Open Subtitles انهم ينهبون قرانا بالقُرب من المناطق الحدودية
    Küçük sınır büyünden memnun kalmadım ve arkadaşlarımı kurt arkadaşını öldürmeye gönderdim. Open Subtitles لم تسليني تعويذتك الحدودية فأرسلت أصدقائي لقتل صديقتك المذؤوبة.
    Kalbim durduysa, sınır büyüsü kalkmış olmalı. Open Subtitles طالما توقف قلبي، إذًا سقطت التعويذة الحدودية.
    Muhabir: İsrail, sınır polisini kalabalığı dağıtmak için yolladı. TED المراسل : وأرسلت الشرطة الاسرائيلية الحدودية لتفريق الحشد .
    sınırdaki eyaletler Güney'e katılırdı. Savaşı da kaybederdik, Birlik'i de. Open Subtitles بعدها كانت الولايات الحدودية ستتخطى الكونفدراليين وكنا سنخسر الحرب مع الإتحاد

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد