Fakat burada biz, aynı anda hem anatomik görüntüleme, hem de ısı haritasına ulaşım sağlayabiliyoruz. | TED | ولكن هنا يمكننا أن نحصل على كلٍّ من الصور التشريحية ورسم توزيع درجة الحرارة في الوقت الحقيقي. |
Şimdi, nihayet, Dünya'nın enerji dengesizliğini, Dünya'nın ısı rezervuarlarındaki ısı içeriğini ölçerek kesin olarak ölçebiliyoruz. | TED | الآن أخيرا، يمكننا أن نقيس اختلال توازن الأرض الطاقي بدقة من خلال قياس محتوى الحرارة في خزانات الحرارة الأرضية. |
ikinci olarak, işlevsel olmaları için tonlarca enerjiye ihtiyaçları var çünkü cam ile yapılan kaplama şekli içeride ısı yaratıyor ve sonra da çok soğutma gerektiriyor. | TED | ثانيا، أنهم بحاجة إلى كم هائل من الطاقة للعمل بسبب علاج البشرة مع الزجاج الذي يخلق الحرارة في الداخل ومن ثم تحتاج إلى الكثير من التبريد. |
Çatılarımızda yüzeye çarpan ısıyı atmosfere gönderen katran kağıtlarımız bulunuyor, bu durumun şüphesiz iklim değişikliğinde payı var. | TED | لدينا رقاقات القطران على أسطح العمارات التي تعكس الحرارة في الغلاف الجوي بدون شك مساهمة في تغير المناخ العالمي |
Tünellerdeki sıcaklık genelde 38 derecelerde seyreder ama bazen 48 dereceye kadar çıkar. | Open Subtitles | درجة الحرارة في الأنفاق عادة تحوم لحوالي 100 درجة، وتصل أحياناً لـ 120. |
Hemen termometreyi elime aldım. ve nehrin ortalama sıcaklığı 86 dereceydi (santigrad) | TED | وأمسكتُ على الفور ميزان الحرارة، ومتوسط درجة الحرارة في النهر كانت 86 درجة مئوية. |
Böylece hava sıcak uçtan soğuk uca itildiğinde, süngerin içine ısı veriyordu. | TED | فحين يتحرك الهواء إلى أعلى من الحار إلى البارد تترك جزء من الحرارة في الإسفنجه |
Sisteme bu şekilde ısı enjekte edebiliyorum, veya iki parmağım ile ayırabilirim. | TED | معا. ويمكنني أن أضخ الحرارة في هذا الجسم أو أستطيع أن أسحبه إلى جانبين اثنين باستعمال إصبعي الاثنين |
Yazları Hindistan'da ısı yükselir ve çok sıcak olur. | TED | وفي الصيف تزداد الحرارة في الهند، يصبح الجو حاراً جداً. |
Her yerde ısı izleri görüyorum. Tüm koridorları ele geçirmişler. O halde koridorları temizleyelim. | Open Subtitles | سيدي صور الحرارة في كل مكان ، سيأتون إلى الرواق إذن أظن علينا إخلاء الرواق |
Çünkü ısıyı atmosferde hapsediyor. O olmadan bu ısı uzaya dağılırdı. | Open Subtitles | لإنه يحبس الحرارة في الغلاف الجوي والتي كانت بطريقة أخرى ستُفقد نحو الفضاء. |
Kargo bölümünde ısı düşüyor. | Open Subtitles | لدينا إنخفاض في درجة الحرارة في غرفة الشحن |
Yüzeydeki ısı 50 derecelere kadar çıkabiliyor. | Open Subtitles | قد تصل درجات الحرارة في مستوى الأرض إلى 50 درجة حارقة. |
Geçen yüzyılda ısıyı yetecek kadar artırdık. | TED | لقد غيرنا فعلاً درجة الحرارة في القرن الماضي فقط بالقدر المطلوب. |
Ve kaynakta yeterli ısıyı üretebilirsek durdurulabilir. | Open Subtitles | ونستطيع إيقافه إذا ولّدنا كمية كافية من الحرارة في المركز |
Antarktika'daki sıcaklık -89 santigrat dereceye erişmiştir. | TED | بلغت الحرارة في القارة الجنوبية درجة 89 تحت الصفر. |
Geceleri sıcaklık 27 derecenin altına nadiren iniyordu, ki bu da uyumayı imkansızlaştırıyordu. | TED | درجات الحرارة في الليل في الفان نادراً ما نقصت عن 80 درجة فهرنهايت، جاعلة من الصعب أو المستحيل النوم. |
Ve cevap şöyle oldu, biz sıfıra yaklaşana kadar sıcaklık artmaya devam edecek. | TED | وإجابة ذلك ، أنه حتى نصل لقرابة الصفر ، ستتواصل درجات الحرارة في الإرتفاع. |
O uzun boyun ve uzun kuyruk hayvanın sıcağı çevresine yaymasına yardım ediyor, pasif şekilde sıcaklığı kontrol ediyor. | TED | العنق والذيل الطويلان يقومان بإطلاق الحرارة في محيط تواجده، للتحكم في درجة حرارته. |
Ve o, sıcaklığı çok artırdığımız için bizi azarladıktan sonra, sorumuzun tamamen aptalca olduğunu bize söylerdi. | TED | حسنا، بعد أن يلومنا لدورنا في رفع درجات الحرارة في الأرض.. سيقول سؤالنا في منتهى الغباء. |
O anı yeniden yaşıyorum... Odanın sıcaklığı, ışık seviyesi... | Open Subtitles | إنني أعيد تصور الأمر درجة الحرارة في الغرفة والاستضاءة |